26. Şuara Suresi Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

3. Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)
4. Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
5. Onlara Rahman (olan Allah)'tan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız ondan yüz çevirirler.
6. Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.
7. Yeryüzüne bir bakmadılar mı ki, biz onda her güzel (kerim) çiftten nice ürünler bitirdik.
8. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır; ancak onların çoğu mü'min değildirler.
9. Şüphesiz, senin Rabbin, gerçekten O, üstün ve güçlüdür, merhamet sahibidir.
10. Hani senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git;"
12. Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum."
13. "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder."
14. "Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum."
15. (Allah:) "Hayır," dedi. "İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz."
16. "Gecikmeksizin Firavun'a giderek deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbi'nin elçisiyiz,"
17. "İsrailoğullarını bizimle birlikte göndermen için (sana geldik)."
18. (Gittiler ve Firavun:) Dedi ki: "Biz seni içimizde daha çocukken yetiştirip büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?"
19. "Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin."
21. "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı."
22. "Bana karşı lütuf dediğin nimet de, İsrailoğullarını köle kılmandan dolayıdır."
24. Dedi ki: "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer 'kesin bilgiyle inanıyorsanız' (böyledir)."
26. (Musa:) Dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir."
27. (Firavun) Dedi ki: "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir."
28. "Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan her şeyin de Rabbidir" dedi (Musa).
29. (Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım."
32. Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
33. Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.
34. (Firavun,) Çevresindeki önde gelenlere: "Bu" dedi, "Doğrusu bilgin bir büyücüdür."
35. "Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?"
36. Dediler ki: "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder,"
38. Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi.
41. Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler.
42. "Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız."
44. Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: "Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler.
45. Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.
49. (Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp sallandıracağım."
50. "Hiç zararı yok" dediler. "Çünkü biz gerçekten Rabbimize dönücüleriz."
51. "Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz."
52. Musa'ya: "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik.
53. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.
57. Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;
60. Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.
61. İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler.
62. (Musa:) "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir."
63. Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
67. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
68. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
70. Hani, babasına ve kavmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti.
71. Demişlerdi ki: "Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz."
75. (İbrahim) Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?"
77. "İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç"
82. "Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;"
83. "Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat;"
84. "Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver."
93. "Allah'ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu veya kendilerine yardımları oluyor mu?
97. "Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,"
98. "Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.
102. "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik."
103. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
104. Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
109. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
111. Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?"
112. Dedi ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur."
113. "Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)"
116. Dediler ki: "Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın."
118. "Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar."
119. Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yüklü gemi içinde kurtardık.
121. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
122. Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
127. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
128. "Siz, her yüksekçe yere bir anıt inşa edip (yararsız bir şeyle) oyalanıp eğleniyor musunuz?"
129. "Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?"
130. "Tutup yakaladığınız zaman da zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?"
135. "Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum."
136. Dediler ki: "Bizim için farketmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da."
137. "Bu, geçmiştekilerin geleneksel tutumundan başkası değildir."
139. Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
140. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
145. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
148. "Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?"
152. "Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik, düzenlik kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)."
154. "Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir görelim."
155. Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir."
156. "Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.
158. Böylece azab onları yakaladı. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
159. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
164. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
166. "Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz."
167. Dediler ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın."
168. Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım."
173. Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp korkutulanların yağmuru ne kötü.
174. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
175. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır esirgeyendir.
180. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
183. "İnsanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
186. "Sen, yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin ve biz senin gerçekte yalancılardan olduğunu sanıyoruz."
187. "Eğer doğru sözlü isen, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver."
189. Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.
190. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
191. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
194. Uyarıcılardan olman için, senin kalbinin üzerine (indirmiştir).
196. Ve hiç şüphesiz, o (Kur'an), geçmişlerin kitaplarında da vardır.
197. İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi onlar için bir delil (ayet) değil mi?
202. Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.
207. Onların 'meta ile yararlandıkları' şey, kendilerini (görecekleri azabtan) bağımsız kılamaz.
208. Kendisi için bir uyarıcı olmaksızın, biz hiç bir ülkeyi yıkıma uğratmış değiliz.
212. Çünkü onlar, (vahyedileni) işitmekten kesin olarak uzak tutulmuşlardır.
213. Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarıp yakarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun.
215. Ve mü'minlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger.
216. Eğer sana isyan edecek olurlarsa, artık de ki: "Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım."
217. Sen, O güçlü ve üstün, esirgeyici olan (Allah')a tevekkül et.
221. Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi?
222. Onlar, 'gerçeği ters yüz eden', günaha düşkün olan her yalancıya inerler.
223. Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.
227. Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Ali Bulaç meali | Şuara suresi