23.
Müminun Suresi
53. ayet
Al-Hilali & Khan
But they (men) have broken their religion among them into sects,[1] each group rejoicing in what is with it (as its beliefs).
فَـتَقَطَّـعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُراًۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Fe tekattau emrehum beynehum zubura, kullu hızbin bima ledeyhim ferihun.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.
Türkçe Kur'an Çözümü
(Din - sistem tek iken) onlar muhtelif yorumlar halinde aralarında işlerini parçaladılar. . . Her grup kendi kabul ettikleriyle hoşnuttur.
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Ama insanlar,aralarındaki inanç bağını keserek kendi aralarında parça parça oldular. Her grup kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedirler.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
(İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir.
Mesaj: Kuran Çevirisi
Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut...
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Derken kumandalarını aralarında kitab kitab parçalaştılar, her hızib kendilerininkine güveniyor
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Fakat (o kavmler) dinlerde (muhtelif) fırkalara ayrılmak, her fırka kendi ellerindeki (nezdlerindeki din) ile böbürlenmek suretiyle parça parça oldular.
Kur'an Mesajı
Ama (sizi izlediklerini söyleyen toplumlar) aralarındaki bu birliği bozup parça parça oldular; her hizip (ancak) kendi benimsediği (öğretinin dar ve katı kalıpları) içinde rahat soluk alır oldu.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
İşlerini aralarında bölük bölük ayırdılar. Her grup kendi yanında olanla ferahlıyor.
Kuran-ı Kerim ve Meali
Ama peygamberleri izlediklerini iddia eden ümmetler fırkalara ayrılıp bölük bölük oldular. Her grup, kendilerine ait görüşten ötürü memnun ve mutludur.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Fakat işlerini aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her parti, kendi yanında bulunanla sevinmektedir.
Kur'an-ı Kerim Meali
Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
Hayat Kitabı Kur’an
Bu (emre) karşın, onlar aralarındaki birliği darmadağın edip (hakikati) parçaladılar: her hizip başladı elindeki (parçayla) övünmeye.
Kerim Kur'an
Sonra işlerini aralarında parça parça ettiler. Her bir grup kendine olanla yetinmektedir.
Kerim Kur'an
Sonra emirlerini[1] aralarında parça parça ettiler. Her bir grup kendine olanla yetinmektedir.
Kur'an-ı Kerim Gerçek
Ardından, işlerini aralarında parçalayıp kitaplara ayırdılar. Her mezhep, kendisinde olanlarla seviniyor.
Süleymaniye Vakfı Meali
Sonra kitaplar yazarak din işlerini aralarında parçaladılar. Her bir cemaatin taraftarı kendinde olanla övünmektedir.
Mesaj: Kuran Çevirisi
Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut...
Kur’an Meal-Tefsir
(Ne var ki) insanlar, kendi aralarında işlerini parça parça edip kitaplara ayrıldılar. Her grup kendi yanında bulunanla sevinmektedir.[1]
The Final Testament
But they tore themselves into disputing factions; each party happy with what they have.
The Quran: A Monotheist Translation
Butthe affair was disputed between them into segments. Every group happy with what it had.
Quran: A Reformist Translation
But the affair was disputed between them into segments. Every group happy with what it had.
The Clear Quran
Yet the people have divided it into different sects, each rejoicing in what they have.
Tafhim commentary
But people later cut up their religion into bits, each group rejoicing in what they have.[1]
Al- Muntakhab
Yet they -the people- were divided among themselves and set at variance and the ties among them were severed. Instead of unity in feeling, action and purpose, they set their actual sectarian practice, each rejoicing with his own views.
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
But the people divided their religion among them into sects - each faction, in what it has, rejoicing.