23.
Müminun Suresi
41. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
فَاَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُـثَٓاءًۚ فَبُعْداً لِلْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَ
Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnahum gusaen, fe bu'den lil kavmiz zalimin.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Türkçe Kur'an Çözümü
Korkunç ses dalgası onları Hak olarak yakaladı da, onları süprüntüye çevirdik! Zulmedenler kalabalığına, uzaklığın sonuçları yaşatılır!
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Nitekim, gerçekleşmesi kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Derken onları o korkunç ses, kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör çöp yığını haline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun!
Mesaj: Kuran Çevirisi
Korkunç felaket onları eşitçe yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı hakketmişti.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler!
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
İşte onları o müdhiş (azab) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu!
Kur'an Mesajı
Ve ani bir darbe şeklinde gelen (cezamız) tam yerinde ve kaçınılmaz olarak onları kıskıvrak yakalayıverir; ve böylece onları sel önünde sürüklenen çerçöp ve köpüğe çeviririz: uzak olsun, böyle bir zalimler toplumu!
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Derken onları müthiş bir çığlık yakaladı. Onları bir süprüntü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!
Kuran-ı Kerim ve Meali
Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme!
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Derken o korkunç ses, onları gerçekten yakaladı da onları sel süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun o zalim kavim!.
Kur'an-ı Kerim Meali
Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
Hayat Kitabı Kur’an
Derken mutlak hakikatin üstün gücü, onları sarsıcı bir bela çığlığı halinde kuşattı. Sonuçta onları selin sürüklediği çer çöpe çevirdik: evet, uzak olsun bu zalimler güruhu!
Kerim Kur'an
Derken, kaçınılmaz bir gerçek olarak sayha[1] onları yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yaptık. Zalim halk yok oldu.
Kerim Kur'an
Derken, kaçınılmaz bir gerçek olarak sayha[1] onları yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yaptık. Zalim halk yok oldu.
Kur'an-ı Kerim Gerçek
Ardından, hak ettikleri bir gürleme onları yakaladı. Sonunda, onları süprüntü durumuna getirdik. "Artık, uzak olsun; haksızlık yapanlar toplumu!"
Süleymaniye Vakfı Meali
Bunun üzerine onları gerçek anlamda yüksek bir ses yakaladı, hepsini çere çöpe çevirdik. Zalimler[1] topluluğu uzak olsunlar
Mesaj: Kuran Çevirisi
Korkunç felaket onları hak ettikleri şekilde yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı haketmişti.
Kur’an Meal-Tefsir
(Nitekim) onları bir amaç için korkunç bir ses yakalamış ve kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirmiştik.[1] O zalimler topluluğuna "Uzak olun (defolun)!" (denmişti).
The Final Testament
The retribution struck them, equitably, and thus, we turned them into ruins. The wicked people perished.
The Quran: A Monotheist Translation
So the scream took them with justice, and We made them as dead plants. So away with the wicked people.
Quran: A Reformist Translation
So the scream took them with justice, and We made them as dead plants. So away with the wicked people.
The Clear Quran
Then the ˹mighty˺ blast overtook them with justice, and We reduced them to rubble. So away with the wrongdoing people!
Tafhim commentary
Then a mighty blast quite justly overtook them, and We reduced them to a rubble.[1] So away with the wrong-doing folk!
Al- Muntakhab
And there, in due time were they justly overtaken by a direful cry from heaven's realm stirring up a merciless blast reducing them to an assemblage of scum, and so away with the wrongful of actions.
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
So the shriek seized them in truth, and We made them as [plant] stubble. Then away with the wrongdoing people.