21.
Enbiya Suresi
97. ayet
Arthur John Arberry
and nigh has drawn the true promise, and behold, the eyes of the unbelievers staring: 'Alas for us! We were heedless of this; 'nay, we were evildoers. '
وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَاِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ اَبْصَارُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا ف۪ي غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا بَلْ كُنَّا ظَالِم۪ينَ
Vakterabel va'dul hakku fe iza hiye şahısatun ebsarullezine keferu, ya veylena kad kunna fi gafletin min haza bel kunna zalimin.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).
Türkçe Kur'an Çözümü
Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkar edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda - dünyamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zalimler imişiz. "
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
-Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc setleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman, verilen gerçek söz yaklaştığında inkar edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz, hatta biz zalim kimselermişiz" derler.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkar edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz" derler.
Mesaj: Kuran Çevirisi
Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: 'Vah bize, Biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk.'
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
ve hak va'd yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek "eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk" diyecekler
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
(96-97) Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkar) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik" (diyecekler).
Kur'an Mesajı
(ki o zaman) başa gelmesi kaçınılmaz olan (kıyamet) söz(ün)ün gerçekleşmesi de yaklaşmış olacaktır. O zaman ki, hakkı inkara şartlanmış olan kimselerin gözleri yerinden oynayacak ve (birbirlerine:) "Vah bize!" (diye yakınacaklar), "Bu (kıyamet sözüne) karşı hep umursamazlık gösterdik! Çünkü, zulüm ve kötülük yap(maya eğilimli ol)an kimselerdik!"
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
İşte gerçek vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman kafirlerin gözleri dehşetten bakakalır: - Eyvah bize, bundan önce biz gaflet içindeydik. Biz gerçekten zalim kimselerdik.
Kuran-ı Kerim ve Meali
(96-97) Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vadin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kafirlerin gözleri birden donakalır. "Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!" diyecekler.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Gerçek va'd (yani kıyamet) yaklaşmış olur. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar).
Kur'an-ı Kerim Meali
Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler.
Hayat Kitabı Kur’an
İmdi, mutlaka gerçekleşecek olan sözün vakti yaklaşmıştır: işte o zaman, küfürde ısrar edenler, gözleri yuvalarından fırlatmış bir halde "Yazıklar olsun bize!" (diyecekler), "Doğrusu biz bu (söze) karşın gaflete dalmışız; dahası (böyle yapmakla) kendi kendimize kıymışız!"
Kerim Kur'an
Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, Kafirlerin gözleri korku ile büyür. "Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz."
Kerim Kur'an
Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, gerçeği yalanlayan nankörlerin gözleri korku ile büyür. "Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz."
Kur'an-ı Kerim Gerçek
Zaten sözü verilen gerçek yaklaşmış; nankörlük edenlerin gözleri birden donup kalmıştır: "Vay başımıza gelene! Bundan önce aymazlık içindeydik!" "Hayır! Haksızlık yapanlardan olduk!"
Süleymaniye Vakfı Meali
Artık gerçek tehdidin (cehennemin) vakti yaklaşmıştır. Birde bakarsın ki bu kafirlerin gözleri fal taşı gibi açılmış "Yazık oldu bize, bunu hesaba katmamıştık, aslında yanlış yapıyorduk" diyorlar.
Mesaj: Kuran Çevirisi
Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk."[1]
Kur’an Meal-Tefsir
Ve gerçek vaat (Son Saat) yaklaşınca, kâfir olanların gözleri birdenbire donakalır! (Onlar) "Ah, eyvah, yazıklar olsun bize! Elbette bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalimlermişiz!" (diyeceklerdir).
The Final Testament
That is when the inevitable prophecy will come to pass, and the disbelievers will stare in horror: "Woe to us; we have been oblivious. Indeed, we have been wicked."
The Quran: A Monotheist Translation
Andthe promise of truth draws near. Then, when it is seen by the eyes of those who rejected: "Woe to us, we have been oblivious to this. Indeed, we were wicked!"
Quran: A Reformist Translation
The promise of truth draws near. Then, when it is seen by the eyes of those who rejected: "Woe to us, we have been oblivious to this. Indeed, we were wicked!"
The Clear Quran
ushering in the True Promise.[1] Then—behold!—the disbelievers will stare ˹in horror, crying,˺ "Oh, woe to us! We have truly been heedless of this. In fact, we have been wrongdoers."
Tafhim commentary
and the time for the fulfilment of the true promise of Allah draws near,[1] whereupon the eyes of those who disbelieved will stare in fear, and they will say: "Woe to us, we were indeed heedless of this; nay, we were wrongdoers."[2]
Al- Muntakhab
And the promised Event approaches, there and then shall the infidels' eyes be wide open gazing fixedly in horror and they express their thoughts in words, thus: "Woe betide us ", they shall say, "we were not only oblivious of this event but We were also wrongful of actions".
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
And [when] the true promise has approached; then suddenly the eyes of those who disbelieved will be staring [in horror, while they say], "O woe to us; we had been unmindful of this; rather, we were wrongdoers. "