47. Muhammed Suresi 4. ayet Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

Öyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip boşa çıkarmaz.
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ
Fe iza lekitumullezine keferu fe darber rikab, hatta iza eshantumuhum fe şuddul vesak, fe imma mennen ba'du ve imma fidaen hatta tedaal harbu evzareha, zalik, ve lev yeşaullahu lentasara minhum ve lakin li yebluve ba'dakum bi ba'd, vellezine kutilu fi sebilillahi fe len yudille a'malehum.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Muhammed suresi 4. ayet

Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Öyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip boşa çıkarmaz.
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
(Savaşta) hakikat bilgisini inkar edenlerle karşılaştığınızda, boyunlarını vurmaya bakın! Nihayet onlara ağır bastığınızda, bağı takviye edin (esir alıp bağlayın)! Ondan sonra yapılacak olan, lütfen karşılıksız salıvermek ya da fidye mukabilinde bırakmaktır! Harp ağırlıklarını bırakıncaya kadar! İşte bu! Eğer Allah dileseydi, elbette onlara yaptıkları suçun sonucunu (azap yollu) yaşatırdı! Fakat bazınızı, bazınızda olarak denemek için (savaşı koydu). . . Allah yolunda öldürülenlere gelince, onların yaptıkları asla boşa çıkartılmaz!
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
İnkar edenlerle savaşta karşılaştığınızda, hemen boyunlarını vurunuz. Onları yendiğinizde de sıkıca bağlayınız. Savaş sona erdiğinde ya bir lütuf olarak karşılıksız ya da fidye alarak salıveriniz. Allah dileseydi onlara galip gelirdi. Fakat kiminizi kiminizle denemek için böyle yaptı. Allah yolunda öldürülenlerin yaptıkları hiçbir ameli Allah asla boşa çıkarmayacaktır.
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
(Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınzda boyunlarını vurun. Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın. ALLAH dileseydi sizi savaş derdinden kurtarırdı; ancak O sizi böylece birbirinizle sınamaktadır. ALLAH yolunda öldürenlere gelince, onların yaptıklarını boşa çıkarmıyacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Onun için küfredenlerle muharebeye tutuştunuz mu hemen boyunlarını vurmaya bakın, ta kuvvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar, o vakıt da bağı sıkı basın, ondan sonra da ya azad ya fidye, ta harb ağırlıklarını atana kadar, bu böyle, gerçi Allah dilese elbette onlardan öç alıverir ve lakin sizi yekdiğerinizle imtihan edecek; Allah yolunda katledilenlere gelince amellerini asla boşa gidermez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Onun için küfredenlerle muharebeye tutuştuğunuzda hemen boyunlarını vurmaya bakın! Ta kuvvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar (üstünlük sağladığınızda) bağı sıkı basın (sıkıca bağlayın kalanlarını); harp ağırlıklarını atana kadar (savaş sona erinceye değin), sonra ister karşılıksız salıverin, ister fidye karşılığında. Böyledir bu; şayet Allah dilese kesinlikle onlardan intikamını alır, ancak sizi birbirinizle imtihan edecek. Allah yolunda öldürülenlere gelince, onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
Gültekin Onan
Öyleyse, küfredenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Tanrı dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Tanrı yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Tanrı) amellerini giderip boşa çıkarmaz.
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Onun için o küfredenlerle (muhaarebede) karşılaşdığınız vakit boyunlarını vurun. Nihayet onları mecalsiz bir haale getirdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun. (Ondan) sonra ise ya iyilik (yapın), yahud fidye (alın). Yeter ki harb (erbabı) ağırlıklarını bıraksın. (Emir) böyledir. Eğer Allah dileseydi onlardan (muhaarebesiz olarak da) elbet intikaam alırdı. Fakat (muhaarebeyi emr etmesi) sizi birbirinizle imtihan etmesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amel (ve hizmet) lerini asla boşa çıkarmaz O.
İbni Kesir
Öyleyse küfredenlerle karşılaştığınızda hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları sindirince, bağı sıkı basın. Sonra da ya bir lütuf veya bir fidye. Yeter ki harb hazırlıklarını bıraksın. Eğer Allah, dileseydi; onlardan elbette intikam alırdı. Fakat kiminizi kiminizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince; Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
İmdi, (savaşta) hakikati inkara şartlanmış olanlar ile karşılaştığınız zaman onları alt edinceye kadar boyunlarını vurun ve sonra iplerini sıklaştırın ama sonra ya bir lütuf olarak yahut fidye karşılığı (onları serbest bırakın) ki savaşın izleri tamamiyle silinebilsin, (yapmanız gereken) budur. Ve (bilin ki) Allah dilemiş olsaydı onları (bizzat kendisi) cezalandırabilirdi ama (O, mücadele etmenizi istiyor ki) sizi birbiriniz aracılığıyla sınasın. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını zayi etmeyecektir.
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
İnkar edenlerle, (savaşta) karşılaştığınız zaman boyunlarına vurun! Onları iyice bozguna uğratınca, sımsıkı bağlayın. Sonra da ya karşılıksız bağışlayın; ya da savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar fidye alın. İşte böyle, eğer Allah dileseydi, onlardan kendisi intikam alırdı. Fakat, savaş sizi birbirinizle denemek içindir. Allah, yolunda öldürülenlerin çalışmalarını asla boşa çıkarmayacaktır.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
İmdi kafirlerle savaşta karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice mağlub edince, işi sağlama bağlayın, onları esir alın. Savaş bitince onları ister lütuf olarak karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız. Durum şu ki: Allah dileseydi, onlardan intikamınızı alır, onları cezalandırırdı. Fakat O, sizi birbirinizle denemek için savaşı emrediyor. Allah yolunda öldürülenler var ya, Allah onların yaptıklarını asla zayi etmeyecek, boşa çıkarmayacaktır.
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
(Savaşta) İnkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Ondan sonra artık ya lutfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya (savaş sona erinceye) kadar (böyle yaparsınız). Allah dileseydi (kendisi) onlardan öç alırdı, fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor). Allah, kendi yolunda öldürülenlerin yaptıkları işleri zayi etmeyecektir.
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Ama kiminizi kiminizle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir.
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
Artık inkarda direnip (onu dayatanlarla) savaşta karşılaştığınızda, hemen boyunlarına vurun! Nihayet kızışmış bir savaşın sonuna dayandığınızda durmayın, (kalanların) ipini sıkı bağlayın. Fakat daha sonra ya bir lütuf olarak karşılıksız, ya da bir fidye karşılığı serbest bırakın ki, savaş tüm ağır sonuçlarıyla ortadan kalksın: böyle yapın! Ve eğer Allah dileseydi, onların hakkından bizzat gelirdi; fakat bunu (yapmadı) ki, sizi birbirinizle sınayabilsin. Allah yolunda öldürülenlere gelince: Evet (Allah) onların yaptıklarını asla zayi etmeyecektir:
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Kafirlerle savaşa giriştiğiniz zaman, boyunlarını vurun[1]. Güçlerini yok edince, bağı sıkıca bağlayın[2]. Ondan sonra bir bağışlama[3] olarak veya fidye karşılığında savaş sona erince onları serbest bırakın.[4] Eğer Allah isteseydi onlardan savaşsız da intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını asla karşılıksız bırakmaz.
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Gerçeği yalanlayan nankörlerle savaşa giriştiğiniz zaman, güçlerini yok edinceye kadar boyunlarını vurmaya[1] devam edin. Onlara üstünlük sağladığınız zaman, geride kalanları esir alın. Nihayet savaş sona erince de ister bir bağışlama olarak, ister fidye karşılığında onları serbest bırakın.[2] Eğer Allah isteseydi onları, savaşsız da cezalandırıp adaleti sağlardı. Fakat böyle olması, sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere ve savaşan kimselere gelince, Allah, onların yaptıklarını asla karşılıksız bırakmaz.
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
Nankörlük edenlerle karşılaştığınızda artık boyunlara vurun. Sonunda onlara üstün geldiğinizde, bağları sıkılaştırın. Bundan sonra, savaş ağırlıklarını bırakıncaya dek bağışlayın veya kurtulmalık karşılığı salın. Bu böyledir. Oysa Allah dileseydi, kesinlikle onları cezalandırırdı. Fakat sizi birbirinizle sınamak için böyledir. Allah'ın yolunda öldürülenlere gelince; onların yaptıklarını boşa çıkarmayacaktır.
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
Ayetleri görmezlikten gelenlerle (kafirlerle) savaşta karşılaşınca boyun köklerini vurun. Onları etkisiz hale getirince sıkı güvenlik çemberine alın[1]. Sonra karşılıksız ya da fidye alarak serbest bırakın ki savaşın ağırlığı kalmasın[2]. Allah'ın tercihi farklı olsaydı onların hakkından kendisi gelirdi. Böyle olması, birinizi diğerinizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin yaptıklarını karşılıksız bırakmaz.
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda kontrol merkezlerini vurun. Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın. ALLAH dileseydi sizi savaş derdinden kurtarırdı; ancak O sizi böylece birbirinizle sınamaktadır. ALLAH yolunda öldürülenlere gelince, onların yaptıklarını boşa çıkarmayacaktır.
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
(Savaşta) o inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun![1] Sonunda o (sağ kalan)ları etkisiz hale getirince bağ(ların)ı sıkıca bağlayın! Savaş sona erince de artık ya karşılıksız serbest bırakma veya fidye (uygulayın)![2] İşte böyle. Allah dileseydi onlardan intikam alırdı. Fakat (bu) sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, (Allah) onların yaptıklarını asla boşa çıkarmayacaktır.
Əlixan Musayev
(Döyüşdə) kafirlərlə qarşı-qarşıya gəldiyiniz zaman boyunlarını vurun. Nəhayət, onları qırıb zəiflətdikdə (əsirlərə bağladığınız) kəndirləri bərk çəkin. Sonra da onları ya rəhm edib fidyəsiz, ya da fidyə alıb azad edin. Müharibəyə son qoyulanadək (kafirlərlə belə rəftar edin). Bax belə! Əgər Allah istəsəydi, onlardan (döyüşsüz də) intiqam alardı. Lakin O sizi biri-birinizlə sınağa çəkmək üçün (belə etdi). Allah Öz yolunda öldürülənlərin əməllərini heç vaxt boşa çıxartmaz.
Bünyadov-Məmmədəliyev
(Ey möminlər!) Kafirlərlə (döyüş meydanında) qarşılaşdığınız zaman boyunlarını vurun. Nəhayət, onları məğlub (əzib şil-küt) etdikdə, (qaçmasınlar deyə, əl-ayaqlarını) kəndirlə möhkəm bağlayın. Sonra da müharibə bitdikdə onları ya (boyunlarına minnət qoyub) məccani, ya da fidyə müqabilində azad edin! (İstəsəniz əsirləri bağışlayıb pulsuz-parasız azad edər, ya onları mübadilə edər, ya da müəyyən məbləğ pul, mal müqabilində buraxarsınız). (Əmr) budur! Əgər Allah istəsəydi, onlardan (başqa cür – müharibəsiz də) intiqam ala bilərdi. Lakin O sizi biri-birinizlə imtahana çəkmək üçün (vuruşmağınızı əmr etdi). Allah Öz yolunda öldürülənlərin əməllərini əsla puç etməz.
Ələddin Sultanov
Müharibədə kafirlərlə qarşılaşdığınızda onların boyunlarını vurun! Nəhayət, onları məğlub etdiyiniz zaman əsirləri kəndirlə möhkəm bağlayın! Müharibə qurtardığı zaman ya əvəzsiz, ya da fidyə qarşılığında (əsirləri azad edin). Budur! Əgər Allah istəsəydi, onlardan intiqam alardı. Lakin O sizi biri-birinizlə sınağa çəkmək istəyir. Allah Öz yolunda öldürülənlərin əməllərini boşa çıxarmaz.
Rashad Khalifa The Final Testament
If you encounter (in war) those who disbelieve, you may strike the necks. If you take them as captives you may set them free or ransom them, until the war ends. Had GOD willed, He could have granted you victory, without war. But He thus tests you by one another. As for those who get killed in the cause of GOD, He will never put their sacrifice to waste.
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
Therefore, if you encounter those who have rejected, then strike the necks; until you bind them, then secure the cords. You may then either set them free or ransom them, until the war ends. That, and if God had willed, He alone could have beaten them, but He thus tests you by one another. As for those who get killed in the cause of God, He will never let their deeds be put to waste.
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
So, if you encounter those who have rejected, then strike the control center until you overcome them. Then bind them securely. You may either set them free or ransom them, until the war ends. That, and had God willed, He alone could have beaten them, but He thus tests you by one another. As for those who get killed in the cause of God, He will never let their deeds be put to waste.
Mustafa Khattab The Clear Quran
So when you meet the disbelievers ˹in battle˺, strike ˹their˺ necks until you have thoroughly subdued them, then bind them firmly. Later ˹free them either as˺ an act of grace or by ransom until the war comes to an end. So will it be. Had Allah willed, He ˹Himself˺ could have inflicted punishment on them. But He does ˹this only to˺ test some of you by means of others. And those who are martyred in the cause of Allah,[1] He will never render their deeds void.
Al-Hilali & Khan
So, when you meet (in fight - Jihâd in Allâh’s Cause) those who disbelieve, smite (their) necks till when you have killed and wounded many of them, then bind a bond firmly (on them, i.e. take them as captives). Thereafter (is the time) either for generosity (i.e. free them without ransom), or ransom (according to what benefits Islâm), until the war lays down its burden. Thus [you are ordered by Allâh to continue in carrying out Jihâd against the disbelievers till they embrace Islâm and are saved from the punishment in the Hell-fire or at least come under your protection], but if it had been Allâh’s Will, He Himself could certainly have punished them (without you). But (He lets you fight) in order to test some of you with others. But those who are killed in the Way of Allâh, He will never let their deeds be lost.[1]
Abdullah Yusuf Ali
Therefore, when ye meet the Unbelievers (in fight), smite at their necks; At length, when ye have thoroughly subdued them, bind a bond firmly (on them): thereafter (is the time for) either generosity or ransom: Until the war lays down its burdens. Thus (are ye commanded): but if it had been Allah's Will, He could certainly have exacted retribution from them (Himself); but (He lets you fight) in order to test you, some with others. But those who are slain in the Way of Allah,- He will never let their deeds be lost.
Marmaduke Pickthall
Now when ye meet in battle those who disbelieve, then it is smiting of the necks until, when ye have routed them, then making fast of bonds; and afterward either grace or ransom till the war lay down its burdens. That (is the ordinance). And if Allah willed He could have punished them (without you) but (thus it is ordained) that He may try some of you by means of others. And those who are slain in the way of Allah, He rendereth not their actions vain.
Abul A'la Maududi Tafhim commentary
When you meet the unbelievers (in battle), smite their necks until you have crushed them, then bind your captives firmly; thereafter (you are entitled to) set them free, either by an act of grace, or against ransom, until the war ends.[1] That is for you to do. If Allah had so willed, He would have Himself exacted retribution from them. (But He did not do so) that He may test some of you by means of others.[2] As for those who are slain in the way of Allah, He shall never let their works go to waste.[3]
Taqi Usmani
So, when you encounter those who disbelieve, then (aim at) smiting the necks, until when you have broken their strength thoroughly, then tie fast the bond, (by making them captives). Then choose (to release them) either (as) a favour (shown to them,), or (after receiving) ransom,until the war throws down its load of arms. That (is Our command.) If Allah willed, He would have (Himself) subjected them to retribution, but (Allah ordered you to fight,) so that He may test some of you through some others. And those who are killed in Allah’s way, He will never let their deeds go to waste.
Abdul Haleem
When you meet the disbelievers in battle, strike them in the neck, and once they are defeated, bind any captives firmly––later you can release them by grace or by ransom––until the toils of war have ended. That [is the way]. God could have defeated them Himself if He had willed, but His purpose is to test some of you by means of others. He will not let the deeds of those who are killed for His cause come to nothing;
Mohamed Ahmed - Samira
So, when you clash with the unbelievers, smite their necks until you overpower them, then hold them in bondage. Then either free them graciously or after taking a ransom, until war shall have come to end. If God had pleased He could have punished them (Himself), but He wills to test some of you through some others. He will not allow the deeds of those who are killed in the cause of God to go waste.
Muhammad Asad
NOW WHEN you meet [in war] those who are bent on denying the truth, smite their necks until you overcome them fully, and then tighten their bonds; but thereafter [set them free,] either by an act of grace or against ransom, so that the burden of war may be lifted: thus [shall it be]. And [know that] had God so willed, He could indeed punish them [Himself]; but [He wills you to struggle] so as to test you [all] by means of one another. And as for those who are slain in God’s cause, never will He let their deeds go to waste:
Abdel Khalek Himmat Al- Muntakhab
So conditioned, when you people encounter those deniers of Allah, in combat, strike their necks to inflict death, and subdue the living at their peril, keep them in confinement and restrict their movements until hostilities have ceased and your enemies have laid down their arms. There and then you either set the captives free for nothing at all in return or for a ransom or for the freedom of Muslim captives. Had Allah willed, He would have punished them in His own manner. But He means to rear you and educate you so that your actions evince both wisdom and integrity, Allah then will establish your genuineness and quality as is asserted or claimed when reason has to deal with force and when you deal with each other in peace and in wars and to prove that the purpose of Allah is objectively the heart of your purpose. And remember that those of you who resisted blood, to acquire the glorious privilege of a martyr never will Allah imprint their works with irreverence profanity or damnation.
Progressive Muslims
So, if you encounter those who have rejected, then strike their formations until you overcome them, then bind them securely. You may either set them free or ransom them, until the war ends. And had God willed, He alone could have beaten them, but He thus tests you by one another. As for those who get killed in the cause of God, He will never let their deeds be put to waste.
Shabbir Ahmed
Now if you meet the disbelievers in battle, strike at their command centers. When you have subdued them, bind in a firm bond, and thereafter an act of kindness or ransom till the battle lays down its weapons. (Free the captives as an act of kindness or ransom, such as in exchange for your men in their captivity. There is no third option). And if Allah willed, He could indeed punish them Himself, but that He may let you humans test one by means of another (as to which nation remains vigilant). And, as for those who are slain in the Cause of Allah, He will never let their actions be lost.
Syed Vickar Ahamed
Therefore, when you meet the unbelievers [in a holy battle], strike (hard) at their necks; Till you have fully defeated (and finally felled) them. Place a bond firmly (on them): Thereafter (is the time for) either kindness or negotiation (with ransom): Until, the war lays down its burdens, (and it ends). Like this (are you commanded); But if it had been Allah’s Will, He (Himself) could certainly have ordered punishment for them; But (He lets you fight) in order to test you, some (to fight) with others. But those who are killed in the way of Allah— He will never let their deeds be lost.
Sahih International (Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
So when you meet those who disbelieve [in battle], strike [their] necks until, when you have inflicted slaughter upon them, then secure their bonds, and either [confer] favor afterwards or ransom [them] until the war lays down its burdens. That [is the command]. And if Allah had willed, He could have taken vengeance upon them [Himself], but [He ordered armed struggle] to test some of you by means of others. And those who are killed in the cause of Allah - never will He waste their deeds.
Ali Quli Qarai
When you meet the faithless in battle, strike their necks. When you have thoroughly decimated them, bind the captives firmly. Thereafter either oblige them [by setting them free] or take ransom till the war lays down its burdens. That [is Allah’s ordinance], and had Allah wished He could have taken vengeance on them, but that He may test some of you by means of others. As for those who were slain in the way of Allah, He will not let their works go awry.
Bijan Moeinian
If you are engaged in a war with disbelievers, fight with them bravely and strike their necks. When the war is over, you may chose to free the captives or ask for a ransom for their freedom. Know that if God wanted, he would have made you victorious without any fight. The Lord simply wants to test you by one another to prove to you how sincere you are in your belief. Be sure that God will never forget the sacrifice of those who offered their lives as a proof of their belief to their Creator.
George Sale
When ye encounter the unbelievers, strike off their heads, until ye have made a great slaughter among them; and bind them in bonds: And either give them a free dismission afterwards, or exact a ransom; until the war shall have laid down its arms. This shall ye do: Verily if God pleased, He could take vengeance on them, without your assistance; but He commandeth you to fight his battles, that He may prove the one of you by the other. And as to those who fight in defence of God's true religion, God will not suffer their works to perish:
Mahmoud Ghali
So when you meet the ones who have disbelieved, then it is striking of the necks until, when you have subjugated (Wrongly understood by Arberry and others to mean "slaughter") them, then uphold the bonds; (i. e., take them captives) then (it is) either being bounteous (i.e., "showing" bounty by setting them free) hereafter (to them), or (exacting) ransom, until the war lays down its encumbrances. So it shall be; and if Allah had (so) decided, He would have vindicated Himself upon them; but that He may try some of you by means of others (Literally: by means of some "others"). And the ones who have been killed in the way of Allah, then He will never send their deeds into error.
Amatul Rahman Omar
So (believers! now that you know the will of your Lord), when you meet in (regular) battle those who disbelieve strike off their heads. After you have bound them fast in fetters (as prisoners of war), then, afterwards, (release them, a must), either by way of grace or by (accepting) ransom. (That is the law,) until war lays down its weapons (and it is over). Such is (the ordinance of Allâh). Indeed if Allâh pleased He could have punished them (in other ways). But (the ways of warfare have been resorted to) so that He may reveal your worth at the hands of one another. As of those who are slain in the cause of Allâh He will never let their works go in vain.
E. Henry Palmer
And when ye meet those who misbelieve - then striking off heads until ye have massacred them, and bind fast the bonds! Then either a free grant (of liberty) or a ransom until the war shall have laid down its burdens. That!- but if God please He would conquer them - but (it is) that He may try some of you by the others. And those who are slain in God's cause, their works shall not go wrong;
Hamid S. Aziz
So when you meet in battle those who disbelieve, then smite their necks until when you have overcome them, make them prisoners, and afterwards either set them free as a favour or let them ransom themselves until the war terminates. That is the command. And if Allah had pleased He could certainly have exacted what is due from them (without you), but (thus it is ordained) that He may try some of you by means of others. As for those who are slain in the way of Allah, He will by no means allow their deeds to perish.
Arthur John Arberry
When you meet the unbelievers, smite their necks, then, when you have made wide slaughter among them, tie fast the bonds; then set them free, either by grace or ransom, till the war lays down its loads. So it shall be; and if God had willed, He would have avenged Himself upon them; but that He may try some of you by means of others. And those who are slain in the way of God, He will not send their works astray.
Aisha Bewley
Therefore when you meet those who are kafir strike their necks. Then when you have decimated them, tie their bonds tightly and set them free or ransom them, until the war is finally over. That is how it is to be. If Allah willed, He could avenge Himself on them. But it is so that He can test some of you by means of others. As for those who fight in the Way of Allah, He will not let their actions go astray.
Sam Gerrans The Qur'an: A Complete Revelation
And when you meet those who ignore warning: — then the smiting of the necks. When you have battled them strenuously, then make strong the bonds; then: — either grace thereafter or ransom, until the war lays down its burdens. That when, had God willed, He would have taken revenge upon them; but that He might try some of you by means of others[...]. And those who are slain in the cause of God, He will not send their deeds astray;
Эльмир Кулиев
Когда вы встречаетесь с неверующими на поле боя, то рубите головы. Когда же вы ослабите их, то крепите оковы. А потом или милуйте, или же берите выкуп до тех пор, пока война не сложит свое бремя. Вот так! Если бы Аллах пожелал, то отомстил бы им сам, но Он пожелал испытать одних из вас посредством других. Он никогда не сделает тщетными деяния тех, кто был убит на пути Аллаха.