37.
Saffat Suresi
70. ayet
Abdel Khalek Himmat
Al- Muntakhab
And with their hearts' ears closed and with their minds' eyes blind they insisted on walking in their fathers' footsteps.
فَهُمْ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ
Fe hum ala asarihim yuhreun.
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
tr
Kendileri de onları izleri üzerinde koşturup duruyorlardı.
Ahmed Hulusi
Türkçe Kur'an Çözümü
tr
Böylece onların izleri üzerinde ısrarla koşarlar.
Bayraktar Bayraklı
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
tr
- Şüphesiz onlar atalarını sapıklıkta buldular ve peşlerinden koşup gittiler.
Diyanet İşleri
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
tr
Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler.
Edip Yüksel (Eski Baskı)
Mesaj: Kuran Çevirisi
tr
Ve onların izlerini körükörüne izliyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
tr
Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
tr
Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar.
Gültekin Onan
tr
Kendileri de onların izleri üzerinde koşturup duruyorlardı.
Hasan Basri Çantay
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
tr
Kendileri de onların izleri üzerinde (birbirini itib) koşduruluyorlardı.
İbni Kesir
tr
Yine de onların izlerinde koşturuluyorlardı.
Muhammed Esed
Kur'an Mesajı
tr
ve (şimdi) atalarının izinden gitmeye can atıyorlar!
Şaban Piriş
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
tr
Onların izinde koşturmuşlardı.
Suat Yıldırım
Kuran-ı Kerim ve Meali
tr
Bunlar da onların izlerinde koşmaya can atıyorlar.
Süleyman Ateş
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
tr
Kendileri de onların izlerinde koşturuyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an-ı Kerim Meali
tr
Kendileri de hala onların eserleri ardınca koşturuyorlar.
Mustafa İslamoğlu
Hayat Kitabı Kur’an
tr
fakat kendileri atalarının izinden akılsızca seğirtiyorlar!
Erhan Aktaş
Kerim Kur'an
tr
Kendileri de onların izleri üzerinde koşturdular.
Erhan Aktaş (Eski Baskı)
Kerim Kur'an
tr
Kendileri de onların izleri üzerinde koşturdular.
Ali Rıza Safa
Kur'an-ı Kerim Gerçek
tr
Şimdi, onların izinden koşuyorlar.
Süleymaniye Vakfı
Süleymaniye Vakfı Meali
tr
Hiç düşünmeden onları takibe koyulmuşlardı.
Edip Yüksel
Mesaj: Kuran Çevirisi
tr
Ve onların izlerini körükörüne izliyorlardı.
Mehmet Okuyan
Kur’an Meal-Tefsir
tr
Kendileri de onların peşlerinden koşturuyorlar.[1]
Əlixan Musayev
az
özləri də tez-tələsik onların izini tutub getdilər.
Bünyadov-Məmmədəliyev
az
Bununla belə yüyürə-yüyürə onların ardınca düşüb getdilər.
Ələddin Sultanov
az
Buna görə də onlar yüyürə-yüyürə atalarının izindən getdilər.
Rashad Khalifa
The Final Testament
en
And they blindly followed in their footsteps.
The Monotheist Group
The Quran: A Monotheist Translation
en
So they too have hastened in their footsteps.
Edip-Layth
Quran: A Reformist Translation
en
So they too have hastened in their footsteps.
Mustafa Khattab
The Clear Quran
en
so they rushed in their footsteps!
Al-Hilali & Khan
en
So they (too) hastened in their footsteps!
Abdullah Yusuf Ali
en
So they (too) were rushed down on their footsteps!
Marmaduke Pickthall
en
But they make haste (to follow) in their footsteps.
Abul A'la Maududi
Tafhim commentary
en
and they are running in their footsteps.
Taqi Usmani
en
So, they used to run in their footsteps.
Abdul Haleem
en
and rushed to follow in their footsteps- before the disbelievers [of Mecca],
Mohamed Ahmed - Samira
en
Yet they hasten to follow in their footsteps.
Muhammad Asad
en
and [now] they make haste to follow in their footsteps!
Abdel Khalek Himmat
Al- Muntakhab
en
And with their hearts' ears closed and with their minds' eyes blind they insisted on walking in their fathers' footsteps.
Progressive Muslims
en
So they too have hastened in their footsteps.
Shabbir Ahmed
en
But they made haste to follow their footprints.
Syed Vickar Ahamed
en
So they (also) were rushed down after them (in their fathers evil footsteps)!
Sahih International
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
en
So they hastened [to follow] in their footsteps.
Ali Quli Qarai
en
yet they press on in their footsteps.
Bijan Moeinian
en
Knowing that their religion was keeping them in the wrong path [, they were not brave enough to break up with their wrong beliefs].
George Sale
en
and they trod hastily in their footsteps:
Mahmoud Ghali
en
So they are made to hurry in their tracks.
Amatul Rahman Omar
en
And they are rushing on in their footsteps (as if driven by some inward urge).
E. Henry Palmer
en
and they hurried on in their tracks;
Hamid S. Aziz
en
So in their footsteps they hasten on.
Arthur John Arberry
en
and they run in their footsteps.
Aisha Bewley
en
and they are following hard upon their heels.
Sam Gerrans
The Qur'an: A Complete Revelation
en
And in their footsteps are they hastening.
Эльмир Кулиев
ru
и сами поспешили по их стопам.