8. Enfal Suresi 42. ayet Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, kaçınılmaz olarak sözleşme yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Allah, olacağı olan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece, helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir, bilendir.
اِذْ اَنْتُمْ بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُمْ بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوٰى وَالرَّكْبُ اَسْفَلَ مِنْكُمْۜ وَلَوْ تَوَاعَدْتُمْ لَاخْتَلَفْتُمْ فِي الْم۪يعَادِۙ وَلٰكِنْ لِيَقْضِيَ اللّٰهُ اَمْراً كَانَ مَفْعُولاًۙ لِيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَنْ بَيِّنَةٍ وَيَحْيٰى مَنْ حَيَّ عَنْ بَيِّنَةٍۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَسَم۪يعٌ عَل۪يمٌۙ
İz entum bil udvetid dunya ve hum bil udvetil kusva verrekbu esfele minkum, ve lev tevaadtum lahteleftum fil miadi ve lakin li yakdiyallahu emren kane mef'ulen li yehlike men heleke an beyyinetin ve yahya men hayye an beyyineh, ve innallahe le semi'un alim.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Enfal suresi 42. ayet

Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, kaçınılmaz olarak sözleşme yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Allah, olacağı olan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece, helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir, bilendir.
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
Hani siz en yakın kenarda idiniz, onlar ise en uzak kenarda. . . Kervan da sizden aşağıda idi. . . Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız aynı zamanda bunlar bir araya gelemezdi!. . Fakat Allah, hükmü verilmiş olayı oluşturdu (tesadüf yoktur)! Ta ki, helak olan da, hayatta kalan da, Hakk'ın açık hükmü üzere, gereğini yaşamış olsun! Muhakkak ki Allah elbette Semi'dir, Aliym'dir.
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Hatırlayınız ki, Bedir Savaşı'nda siz vadinin yakın yamacında Medine tarafında idiniz; onlar da uzak yamacında Mekke tarafında idiler. Kervan sizden daha aşağıda, deniz sahilinde idi. Eğer savaş için sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olanın açık bir delille gözüyle gördükten sonra helak olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için böyle yaptı. Çünkü Allah hakkıyla işitendir; bilendir.
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Hani siz vadinin (Medine'ye) yakın tarafında; onlar uzak tarafında, kervansa sizin aşağınızdaydı. (Onlar sayıca sizden öylesine fazla idi ki), şayet buluşmak üzere sözleşmiş olsaydınız (durumu fark edince) sözleşmenizde ayrılığa düşerdiniz (savaşa yanaşmazdınız). Fakat Allah, olacak bir işi (mü'minlerin zaferini) gerçekleştirmek için böyle yaptı ki, ölen açık bir delille ölsün, yaşayan da açık bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah, elbette hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmişti. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaştırsaydınız karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Oysa ALLAH, yapılması önceden planlanmış bir işi gerçekleştirmekte idi. Böylece, yok edilen, apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille yaşatılsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
O vakıt ki siz vadinin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında, süvarileri de tam sizden aşağıda idiniz, öyleki onlarla va'dleşmiş olsa idiniz mutlak miadda ıhtilaf ederdiniz ve lakin Allah mukadder bir emri yerine getirmek için o yapılmış idi ki hem helak olan beyyineden helak olsun, hem de yaşıyan beyyineden yaşasın ve çünkü Allah her halde semi'dir alimdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
O vakit siz vadinin beri yamacında, onlar öte yamacında, süvarileri de sizden tam aşağıda bulunuyordu. Şayet onlarla önceden sözleşmiş olsaydınız, kesinlikle buluşma vaktinde görüş ayrılığına düşerdiniz; fakat Allah, yapılması gereken bir işi yerine getirmek için yok olacak olan açık delil ile yok olsun, yaşayacak olan da açık delil ile yaşasın diye, böyle yaptı. Çünkü Allah herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
Gültekin Onan
Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, kaçınılmaz olarak yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Tanrı, gerçekleş(tiril)ecek buyruğu yerine getirmek (kaza etmek) için (böyle yaptı). Böylece helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Kuşkusuz Tanrı, gerçekten işitendir, bilendir.
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
O vakit siz vadinin yakın bir kenarında idiniz, onlar (düşmanlar, aynı yerin) en uzak bir kıyısında, (Mekkelilerin) kervan (ı) ise (sizin) daha aşağı (nız) da (ki sahil tarafında) idiler. Eğer böyle muayyen bir yerde buluşmak hususunda sözleşmiş olsaydınız muhakkak ki ihtilaf ederdiniz. Fakat işlenmesi gerekli olan emri yerine getirmek için (Allah böyle yapdı). Taki helak olan kişi apaçık bir delil (i gaziyle gördük) den sonra helak olsun, diri kalan kişi de yine apaçık delili (gözüyle) görerek hayatda kalsın. Şübhesiz ki Allah hakkıyle işidici, kemaliyle bilicidir.
İbni Kesir
Hani siz, o vakit vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da öte yamacında idiler. Kervan ise sizden daha aşağıda idi. Eğer bir yerde buluşmak üzere sözleşseydiniz; muhakkak ki vaktini ta'yinde ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah, işlenmesi gerekli olan emri yerine getirmek için yaptı. Ta ki helak olan; apaçık bir delilden dolayı helak olsun, yaşayan da apaçık bir delilden dolayı yaşasın. Ve muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
Sizin (Bedir) vadisinin bir ucunda, onların da ta öteki ucunda ve kervanın sizden aşağılarda olduğu o gün(ü hatırlayın). Ve (düşünün ki,) eğer bir savaşın patlak vereceğini bilseydiniz, muhakkak ki, böyle bir meydan okumayı göğüslemekten kaçınırdınız: Ama (her şeye rağmen) Allah, yapılması(nı irade buyurduğu) işi gerçekleştirsin de yok olup gidecek olan, hakkın açık tecellisiyle yok olup gitsin, kalıp yaşayacak olan da (yine) hakkın açık tecellisiyle yaşasın diye (savaş böylece olup bitiverdi). Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Siz vadiye en yakın, onlar da en uzak yamaçta idiler; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. (Savaş için) sözleşseydiniz bile vakti tayinde ihtilaf ederdiniz. Fakat Allah, helak olan apaçık bir belge ile helak olsun; yaşayan da apaçık bir belge ile hayat bulsun diye olacak işi yaptı. Şüphesiz Allah, işiten ve bilendir.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
Hani Bedir savaşı günü ey Müslümanlar, Siz vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da uzak tarafında idiler!Kervan ise sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız. Fakat Allah, takdir ettiği bir işi yerine getirmek için, sizi böyle buluşturdu ki helak olan, bir delile göre helak olsun, yaşayan da bir delile göre yaşasın.Çünkü Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
O gün siz, vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da uzak kenarında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız. Fakat Allah, yapılması gereken bir işi yerine getirmek için (sizi böyle buluşturdu) ki helak olan, açık delille helak olsun; yaşayan da açık delille yaşasın. Çünkü Allah, işitendir, bilendir.
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
O vakit siz, vadinin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında idiler. Kervan sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız buluşma yer ve saatinde ayrılığa düşerdiniz. Ama Allah, olması kararlaştırılan işi yerine getirmek istiyordu. Ta ki, ölen beyyine üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın. Allah elbette ki çok iyi işitir, çok iyi bilir.
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
O zaman siz vadinin yakın ucunda, onlar da uzak ucundaydı; kervansa sizden hayli aşağıdaydı. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz zamanı bu kadar isabetli tutturamazdınız. Fakat Allah olması mukadder bir işi gerçekleştirmek için (böyle) yaptı kı; helak olan hakkın açık bir müdahelesiyle helak olsun, hayatta kalan da (yine) hakkın açık bir müdahalesiyle hayatta kalsın: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Sizin vadinin bir ucunda, onların da öteki ucunda ve kervanın da sizden aşağıda olduğu o gün, eğer bilinen bir yerde buluşmak hususunda sözleşmiş olsaydınız dahi, anlaşmazlığa düşerdiniz. Ama Allah, gerçekleştirilmesi gereken bir işi yaptı; yok olan, apaçık bir kanıtla yok olsun, yaşayan da apaçık bir kanıtla yaşasın diye. Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Sizin, vadinin bir ucunda, onların da öteki ucunda ve kervanın da sizden aşağıda olduğu o gün, eğer bilinen bir yerde buluşmak hususunda sözleşmiş olsaydınız dahi, anlaşmazlığa düşerdiniz. Ama Allah, gerçekleştirilmesi gereken bir işi yaptı; yok olan, apaçık bir kanıtla yok olsun, yaşayan da apaçık bir kanıtla yaşasın diye. Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
Siz, vadinin yakın tarafında, onlar ise vadinin uzak tarafında, kervan da sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, karşılaşmaktan kaçınırdınız. Oysa Allah, olacak bir işi gerçekleştirmek için böyle yapmıştır. Böylece, yıkıma uğratılan, açık bir kanıtla yıkıma uğratılsın; yaşayan da açık bir kanıtla yaşasın diye. Çünkü kuşkusuz, Allah, Duyandır; Bilendir.
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
O gün siz o vadinin (Bedir'in) alt tarafında, onlar vadinin üst tarafında, kervan ise sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız, böyle denk getiremezdiniz. Ama Allah, olacağı belli şey olsun, kim etkisizleşecekse (ölecekse) gerçeği görerek etkisizleşsin, kim de yaşayacaksa gerçeği görerek yaşasın diye böyle yaptı. Allah elbette dinleyen ve bilendir.
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmişti. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaştırsaydınız karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Oysa ALLAH, yapılması önceden planlanmış bir işi gerçekleştirmekte idi. Böylece, yok edilen, apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille yaşatılsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
Hani (Bedir savaşında) siz vadinin yakın kenarında (Medine tarafında)ydınız; onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında)ydılar. Kervan ise sizden daha aşağıda (sahilde)ydi.[1] (Savaş için) sözleşmiş olsaydınız, zaman hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz. Fakat Allah, yapılması (gerekli) olan emri yerine getirmesi, helak olanın apaçık bir delille helak olması, yaşayanın da apaçık bir delille yaşaması için (böyle yapmıştı).[2] Şüphesiz ki Allah duyandır, bilendir.
Əlixan Musayev
O zaman siz vadinin yaxın tərəfində, onlar uzaq tərəfində, karvan isə sizdən aşağıda (dənizin sahilində) idi. Əgər siz vədələşsəydiniz, həmin vaxt və yer barəsində ixtilafa düşərdiniz. Lakin Allah olacaq işi həyata keçirmək üçün (belə etdi) ki, həlak olan açıq-aydın bir dəlillə həlak olsun, sağ qalan da açıq-aydın bir dəlillə sağ qalsın. Həqiqətən, Allah Eşidən-dir, Biləndir.
Bünyadov-Məmmədəliyev
O zaman (Bədr günü) siz vadinin (Mədinəyə) ən yaxın tərəfində, onlar (düşmənləriniz) isə ən uzaq tərəfindən idilər. Karvan sizdən aşağıda (sahilə yaxın gözəl, sulu bir yerdə) durmuşdu. Əgər siz (onlarla vuruşmaq üçün müəyyən bir vaxtda üz-üzə gəlmək haqqında) vədələşsəydiniz, (onların çox olmasından və sizi öldürməsindən qorxaraq) təyin etdiyiniz vaxt barəsində aranıza ixtilaf düşərdi. Lakin Allah olacaq işi (möminlərin qələbəsini, kafirlərin məğlubiyyətini) yerinə yetirmək üçün belə etdi ki, həlak olan aşkar bir möcüzə ilə (dəlillə) həlak olsun, sağ qalan da aşkar bir möcüzə ilə sağ qalsın. Həqiqətən, Allah (hər şeyi) eşidəndir, biləndir!
Ələddin Sultanov
O zaman (Bədr döyüşündə) siz vadinin ən yaxın tərəfində (Mədinə tərəfdə), onlar da ən uzaq tərəfində (Məkkə tərəfdə) idilər. Karvan isə sizdən daha aşağıda (dəniz sahilində) idi. Əgər (döyüş üçün) sözləşmiş olsaydınız, təyin edilən vaxt barəsində mütləq ixtilafa düşərdiniz. Ancaq Allah olacaq işi yerinə yetirmək, həlak olanın açıq bir dəlillə həlak olması, sağ qalanın da açıq bir dəlillə sağ qalması üçün belə etdi. Şübhəsiz ki, Allah hər şeyi eşidəndir, biləndir.
Rashad Khalifa The Final Testament
Recall that you were on this side of the valley, while they were on the other side. Then their caravan had to move to lower ground. Had you planned it this way, you could not have done it. But GOD was to carry out a predetermined matter, whereby those destined to be annihilated were annihilated for an obvious reason, and those destined to be saved were saved for an obvious reason. GOD is Hearer, Omniscient.
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
When you were on the near side, and they were on the far side, then the supply line became directly beneath you. And if you had planned for this meeting, you would have disagreed on its timing, but God was to enforce a command that was already done. So that He would destroy those to be destroyed with proof, and to let those who will live be alive with proof; and God is Hearer, Knowledgeable.
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
When you were on the near side, and they were on the far side, then the supply line became directly beneath you. Had you planned for this meeting, you would have disagreed on its timing, but God was to enforce a command that was already done. So that He would destroy those to be destroyed with proof, and to let those who will live be alive with proof. God is Hearer, Knowledgeable.
Mustafa Khattab The Clear Quran
˹Remember˺ when you were on the near side of the valley, your enemy on the far side, and the caravan was below you. Even if the two armies had made an appointment ˹to meet˺, both would have certainly missed it.[1] Still it transpired so Allah may establish what He had destined—that those who were to perish and those who were to survive might do so after the truth had been made clear to both. Surely Allah is All-Hearing, All-Knowing.
Al-Hilali & Khan
(And remember) when you (the Muslim army) were on the near side of the valley, and they on the farther side, and the caravan on the ground lower than you. Even if you had made a mutual appointment to meet, you would certainly have failed in the appointment, but (you met) that Allâh might accomplish a matter already ordained (in His Knowledge), so that those who were to be destroyed (for their rejecting the Faith) might be destroyed after a clear evidence, and those who were to live (i.e. believers) might live after a clear evidence. And surely, Allâh is All-Hearer, All-Knower.
Abdullah Yusuf Ali
Remember ye were on the hither side of the valley, and they on the farther side, and the caravan on lower ground than ye. Even if ye had made a mutual appointment to meet, ye would certainly have failed in the appointment: But (thus ye met), that Allah might accomplish a matter already enacted; that those who died might die after a clear Sign (had been given), and those who lived might live after a Clear Sign (had been given). And verily Allah is He Who heareth and knoweth (all things).
Marmaduke Pickthall
When ye were on the near bank (of the valley) and they were on the yonder bank, and the caravan was below you (on the coast plain). And had ye trysted to meet one another ye surely would have failed to keep the tryst, but (it happened, as it did, without the forethought of either of you) that Allah might conclude a thing that must be done; that he who perished (on that day) might perish by a clear proof (of His Sovereignty) and he who survived might survive by a clear proof (of His Sovereignty). Lo! Allah in truth is Hearer, Knower.
Abul A'la Maududi Tafhim commentary
And recall when you were encamped at the nearer end of the valley (of Badr) and they were at the farther end and the caravan below you (along the seaside). Had you made a mutual appointment to meet in encounter, you would have declined. But encounter was brought about so that Allah might accomplish what He had decreed, and that he who was to perish should perish through a clear proof, and who was to survive might survive through a clear proof.[1] Surely Allah is All-Hearing, All-Knowing.[2]
Taqi Usmani
(Remember) when you were on the nearest end of the valley, and they were on the farthest one, and the caravan was downwards from you. Had you made an appointment with each other, you would have disagreed about the appointment. But (it happened like this) so that Allah might accomplish what was destined to be done, so that whoever is going to perish may perish knowingly, and whoever is going to live may live knowingly. Allah is indeed All-Hearing, All-Knowing.
Abdul Haleem
Remember when you were on the near side of the valley, and they were on the far side and the caravan was below you. If you had made an appointment to fight, you would have failed to keep it [but the battle took place] so that God might bring about something already ordained, so that those who were to die might die after seeing a clear proof, and so that those who were to live might live after seeing a clear proof- God is all hearing and all seeing.
Mohamed Ahmed - Samira
(That day) when you were at one end of the valley, (the unbelievers) at the other, and the caravan below you (on the lowland by the coast), you would surely have declined to fight if (the Makkans) had offered you battle. (But the battle did take place) that God may end the matter which had been accomplished, so that he who had to die may perish after a clear demonstration, and he who had to live may survive in the light of positive proof, for God hears all and knows everything.
Muhammad Asad
[Remember that day] when you were at the near end of the valley [of Badr], and they were at its farthest end, while the caravan was below you. And if you had known that a battle was to take place, you would indeed have refused to accept the challenge: but [the battle was brought about none the less,] so that God might accomplish a thing [which He willed] to be done, [and] that he who would perish might perish in clear evidence of the truth, and that he who would remain alive might live in clear evidence of the truth. And, behold, God is indeed all-hearing, all-knowing.
Abdel Khalek Himmat Al- Muntakhab
You were on the near side of the valley and the infidels on the far side, and the caravan below you marching by; a web of circumstance calculated and timely arranged by the Omnipotent. Had you tried to plan such a precise arrangement you would have failed. Allah had planned it in such a manner as to serve His purpose and to help you obtain an advantage over your enemy who outnumbered you to a great disproportion, the survivors among the infidels will then realize that their defeat was made by Allah's Omnipotence and Authority and the survivors among the Muslim victors realize Allah's Omnipotence and Sovereignty and Allah is indeed Sami'un with unlimited audition and 'Alimun.
Progressive Muslims
When you were on the near side, and they were on the far side, then the supply line became directly beneath you. And had you planned for this meeting, you would have disagreed on its timing, but God was to enforce a command that was already done. So that He would destroy those to be destroyed with proof, and to let those who will live be alive with proof. God is Hearer, Knowledgeable.
Shabbir Ahmed
You were on the Northern, Madinah side of the Valley of Badr, and they were on the Southern, Makkah side of the Valley. And the caravan of the Makkans was proceeding south along the low Western coast, from Syria to Makkah. Had you attacked the caravan, it would not have accomplished Allah's Will. He wanted you to have a decisive victory over the hostile army. Allah had decreed that the Truth shall survive and falsehood shall vanish. Allah is Hearer, Knower.
Syed Vickar Ahamed
(And remember) when you (the army of the believers) were on the near side of the valley, and they were on the far side (of the valley), and the caravan (of Quraish) on lower ground than you. Even if you had made a mutual time to meet (for war), you would certainly have failed at that time: But (again you met) for Allah to complete an act already decided; So that those who died would die after a clear Sign (of Allah), and those who lived would live after a clear Sign (of Allah). And surely Allah is All Seeing (Sami’) and All Knowing (Aleem, all things).
Sahih International (Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
[Remember] when you were on the near side of the valley, and they were on the farther side, and the caravan was lower [in position] than you. If you had made an appointment [to meet], you would have missed the appointment. But [it was] so that Allah might accomplish a matter already destined - that those who perished [through disbelief] would perish upon evidence and those who lived [in faith] would live upon evidence; and indeed, Allah is Hearing and Knowing.
Ali Quli Qarai
When you were on the nearer side, and they on the farther side, while the caravan was below you, and had you agreed together on an encounter, you would have certainly failed to keep the tryst, but in order that Allah may carry through a matter that was bound to be fulfilled, so that he who perishes might perish by a manifest proof, and he who lives may live on by a manifest proof, and Allah is indeed all-hearing, all-knowing.
Bijan Moeinian
Remember the battlefield in which you were in the higher grounds of the valley and they were in the lower side of the valley (destined to suffer from the rain that was sent before the battle) and the caravan was below you. Even if you had agreed to meet each other, you would have not come to the battlefield (as you were low in number and ill-equipped] but God had decided to accomplish His plan and let whoever had to perish to perish and whoever deserved to live to live; thus sending a clear message. Indeed, God hears and knows everything.
George Sale
When ye were incamped on the hithermost side of the valley, and they were incamped on the further side, and the caravan was below you; and if ye had mutually appointed to come to a battle, ye would certainly have declined the appointment; but ye were brought to an engagement without any previous appointment, that God might accomplish the thing which was decreed to be done, that he who perisheth hereafter may perish after demonstrative evidence, and that he who liveth may live by the same evidence God both heareth and knoweth.
Mahmoud Ghali
As you were on the closer embankment, and they were on the remotest embankment, and the cavalcade (of riders) was below you; and if you had made a mutual appointment, you would indeed have differed about the promised appointment, but that Allah might decree a Command that was to be performed, that whoever perished might perish by a supreme evidence, and whoever lived might live by a supreme evidence; and surely Allah is indeed Ever-Hearing, Ever-Knowing.
Amatul Rahman Omar
When (on that day) you were on the nearer end (-the side nearer to Madînah of the valley of Badr) and those (of the hostile forces of disbelievers) were at its farther end (- the side which was farther from Madînah) and the caravan (of the Quraish from Syria) was on a level lower than yours (- towards the sea-coast). And had you made a mutual appointment beforehand (as to when and where to meet the foe) you would have differed with regard to the place and time of the appointment, (but the encounter did take place), that Allâh brought about that which was already decreed (by Him), so that he who had (already spiritually) perished on the altar of reason might perish (physically also), and he who has (already spiritually) come to life through a clear sign might live (physically also). Most surely, Allâh is All-Hearing, All-Knowing.
E. Henry Palmer
When ye were on the near side of the valley, and they were on the far side, and the camels were below you; had ye made an appointment then ye would have failed to keep your appointment - but it was that God might accomplish a thing that was as good as done! that he who was to perish might perish with a manifest sign; and that he who was to live might live with a manifest sign; for, verily, God hears and knows!
Hamid S. Aziz
When you were on the near side of the valley, and they were on the far side, and the camel caravan was below you, had you made an appointment then to meet, you would have failed to keep it. But it was otherwise, so that Allah might accomplish a thing that must be done (or was already decreed); that he who was to perish might perish on clear proof (either as a forewarning or to some other manifest purpose or cause); and that he who was to survive might survive on clear proof. Verily, Allah is Hearer, Knower.
Arthur John Arberry
when you were on the nearer bank, and they were on the farther bank, and the cavalcade was below you; and had you made tryst together, you would have surely failed the tryst; but that God might determine a matter that was done, that whosoever perished might perish by a clear sign, and by a clear sign he might live who lived; and surely God is All-hearing, All-knowing.
Aisha Bewley
when you were on the nearer slope, and they were on the further slope and the caravan was lower down than you. If you had made an appointment with them you would have broken the appointment. However, it happened so that Allah could settle a matter whose result was preordained: so that those who died would die with clear proof, and those who lived would live with clear proof. Allah is All-Hearing, All-Knowing.
Sam Gerrans The Qur'an: A Complete Revelation
When you were on the near bank, and they were on the far bank, and the caravan was lower than you. And had you agreed to meet, you would have failed in the appointment. But that God might conclude a matter that was done: — that there might perish he who perished upon clear evidence, and that there might live he who lived upon clear evidence; and God is hearing and knowing.
Эльмир Кулиев
Вот вы находились на ближней стороне долины, они — на дальней стороне, а караван был ниже вас. Если бы вы условились, то разошлись бы во времени и месте. Однако все произошло так, чтобы Аллах довел до конца дело, которое уже было свершившимся, дабы погиб тот, кто погиб при полной ясности, и дабы выжил тот, кто выжил при полной ясности. Воистину, Аллах — Слышащий, Знающий.