7.
Araf Suresi
123. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."
قَالَ فِرْعَوْنُ اٰمَنْتُمْ بِه۪ قَبْلَ اَنْ اٰذَنَ لَكُمْۚ اِنَّ هٰذَا لَمَكْرٌ مَكَرْتُمُوهُ فِي الْمَد۪ينَةِ لِتُخْرِجُوا مِنْهَٓا اَهْلَهَاۚ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Kale fir'avnu amentum bihi kable en azene lekum, inne haza le mekrun mekertumuhu fil medineti li tuhricu minha ehleha, fe sevfe ta'lemun.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."
Türkçe Kur'an Çözümü
Firavun: "Ben izin vermeden mi Ona iman ettiniz? Muhakkak ki bu bir mekrdir (hiledir); halkı oradan çıkarıp götürmek için, bunu şehirde tezgahlayıp kurdunuz. . . (Cezanızı) yakında göreceksiniz" dedi.
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlayacaksınız."
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Firavun, "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!" dedi. "Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. Göreceksiniz!"
Mesaj: Kuran Çevirisi
Firavun: 'Ben size izin vermeden mi ona inandınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!,' dedi,
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Fir'avn, siz, dedi: Ona ben izin vermeden iyman ettiniz ha, bu her halde bir hud'a siz bu hud'ayı şehirde kurmuşsunuz, yerli ehaliyi ondan çıkarmak istiyorsunuz, o halde yakında anlarsınız
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Fir'avn "Ben size izin vermeden, dedi, Ona iman mı etdiniz? Bu, hiç şübhesiz ki şehirde — onun halkını içinden çıkarmanız için — kurduğunuz bir hıylekarlıkdır. Yakında (başınıza ne geleceğini) bilirsiniz siz".
Kur'an Mesajı
Firavun: "Ben size izin vermeden ona inandınız, öyle mi?" dedi, "Bakın, bu sizin yaptığınız sinsice hazırlanmış bir tuzak; hem de bu (benim kendi) şehrimde, böylelikle ahalisini çekip götürmek için... Ama (bekleyin) yakında göreceksiniz:
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
-Ben size izin vermeden önce, ona iman mı ettiniz? Bu kesin bir tuzaktır. Halkı şehirden çıkarmak için, bu tuzağı kurdunuz. Bu yüzden siz görürsünüz.
Kuran-ı Kerim ve Meali
(123-124) Firavun dedi ki: "Demek siz, benden izin almadan ona iman ettiniz ha! Şüphe yok ki bu, yerli olan kıbti ahaliyi yurtlarından sürmek için, sizin şehirde beraberce planladığınız gizli bir oyundur. Ama yakında bileceksiniz başınıza gelecekleri! Evet, ellerinizi ve ayaklarınızı, değişik taraflardan olarak keseceğim, sonra da hepinizi toptan asacağım!"
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Fir'avn: "Ben size izin vermeden ona inandınız mı?" dedi. "Bu, bir tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama yakında (başınıza gelecekleri) bileceksiniz!"
Kur'an-ı Kerim Meali
Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız."
Hayat Kitabı Kur’an
Firavun: "Demek siz ben izin vermeden ona inandınız ha?" dedi; "İyi dinleyin: Bu sizin kurduğunuz haince bir tuzaktır! (Üstelik bana ait) şehirde... Hem de şehrin ahalisini oradan çıkarmak için... Fakat yakında gününüzü göreceksiniz!
Kerim Kur'an
Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız?" dedi. "Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!"
Kerim Kur'an
Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız?" dedi. "Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır." Ama yakında göreceksiniz!"
Kur'an-ı Kerim Gerçek
Firavun, dedi ki: "Size izin vermeden, Ona inandınız; öyle mi? Aslında, işte bu, Onun halkını ülkeden çıkarmak için çevirdiğiniz bir dalaveredir. Madem öyle, yakında görürsünüz!"
Süleymaniye Vakfı Meali
Firavun dedi ki "Ben izin vermeden ona inandınız ha? Besbelli ki bu gizli bir düzendir. Ülkede bu düzeni kurdunuz ki halkını buradan çıkarasınız. Ben size göstereceğim.
Mesaj: Kuran Çevirisi
Firavun: "Ben size izin vermeden mi onu onayladınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!" dedi,
Kur’an Meal-Tefsir
Firavun onlara şöyle demişti: "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz (öyle mi)? Şüphesiz ki bu, halkını oradan çıkarasınız diye şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. İleride (gerçeği) bileceksiniz.
The Final Testament
Pharaoh said, "Did you believe in him without my permission? This must be a conspiracy you schemed in the city, in order to take its people away. You will surely find out.
The Quran: A Monotheist Translation
Pharaoh said: "Have you become believers before I have given you permission? This is surely some scheme which you have schemed in the city to drive its people out; you will reveal what you know."
Quran: A Reformist Translation
Pharaoh said, "Did you acknowledge him before I have given you permission? This is surely some scheme which you have schemed in the city to drive its people out; but soon you shall know."
The Clear Quran
Pharaoh threatened, "How dare you believe in him before I give you permission? This must be a conspiracy you devised in the city to drive out its people, but soon you will see.
Tafhim commentary
Pharaoh said: 'What! Do you believe before you have my permission? Surely this is a plot you have contrived to drive out the rulers from the capital. So you shall see,
Al- Muntakhab
There, Pharaoh said to them: "Have you yielded to his claims and surrendered yourselves to his Allah without my permission!" Indeed", he added, "This is a skilful deceit designed to outwit the inhabitants of the city to drive them out from hence, and in consequence you shall come to know how heavily you shall pay for this".
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
Said Pharaoh, "You believed in him before I gave you permission. Indeed, this is a conspiracy which you conspired in the city to expel therefrom its people. But you are going to know.