51. Zariyat Suresi 19. ayet Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

Onların mallarında dilenip isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Ve fi emvalihim hakkun lis saili vel mahrumi.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Zariyat suresi 19. ayet

Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Onların mallarında dilenip isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
Onların mallarında talep eden ve sıkıntıda olan için bir hak vardı.
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Paralarında, isteyenler ve yoksullar için bir pay vardı.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Ve mallarında sail ve mahrum için bir hak vardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Mallarında dilenen ve yoksul için bir hak vardı.
Gültekin Onan
Onların mallarında dilenip isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Onların mallarında sailin ve (kemal-i iffetinden dolayı dilencilik etmeyen) yoksulun da bir hakkı vardı.
İbni Kesir
Onların mallarında yoksullar ve muhtaçlar için de bir hak vardır.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
ve sahip oldukları her şeyden, (yardım) isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı).
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Onların mallarında isteyen ihtiyaç sahipleri için de bir hak vardı.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
Mallarında isteyenlerin ve yoksulların hakkını ayırırlardı.
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Mallarında dilenci ve yoksul için hak vardı.
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
İhtiyaç sahibi için, yoksul için bir hak vardı mallarında onların.
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
servetlerinde, isteyebilen ve isteyemeyen muhtaçların da bir payı vardı.
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Mallarından -istesin, istemesin- ihtiyaç sahipleri için bir pay ayırırlardı.
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Mallarından –istesin, istemesin- ihtiyaç sahipleri için bir pay ayırırlardı.
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
İsteyenler ve yoksullar için de mallarından bir pay ayırmışlardı.
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
Mallarından, isteyenlere ve yoksullara pay ayırırlar.
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Paralarında, isteyenler ve yoksullar için bir pay vardı.
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
Mallarında açıktan isteyen ve açıktan isteyemeyen kişiler için hak vardır.[1]
Əlixan Musayev
Onların mal-dövlətində dilənçinin və yoxsulun payı vardır.
Bünyadov-Məmmədəliyev
Mallarında da dilənçinin və (abrına qısılıb dilənməyən) yoxsulun haqqı (payı) var idi.
Ələddin Sultanov
Mallarında da dilənçinin və yoxsulun haqqı (payı) var idi.
Rashad Khalifa The Final Testament
A portion of their money was set aside for the beggar and the needy.
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
An in their money was a portion for the beggar and the needy.
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
And in their money was a portion for the needy and the deprived.
Mustafa Khattab The Clear Quran
And in their wealth there was a rightful share ˹fulfilled˺ for the beggar and the poor.
Al-Hilali & Khan
And in their properties there was the right of the Sâ’il (the beggar who asks) and the Mahrûm (the poor who does not ask others)[1].
Abdullah Yusuf Ali
And in their wealth and possessions (was remembered) the right of the (needy,) him who asked, and him who (for some reason) was prevented (from asking).
Marmaduke Pickthall
And in their wealth the beggar and the outcast had due share.
Abul A'la Maududi Tafhim commentary
and in their wealth there was a rightful share for him who would ask and for the destitute.[1]
Taqi Usmani
and in their wealth, there was a right for one who asks and for one who is deprived.
Abdul Haleem
giving a rightful share of their wealth to the beggar and the deprived.
Mohamed Ahmed - Samira
In whose wealth the suppliant and the deprived had a share.
Muhammad Asad
and [would assign] in all that they possessed a due share unto such as might ask [for help] and such as might suffer priva­tion.
Abdel Khalek Himmat Al- Muntakhab
And they apportioned a determinate share of their wealth to distribute among the needy who make requests for aid, and among those without the means of bare subsistence and among the faint souls past corporal toil.
Progressive Muslims
An in their money was a portion for the beggar and the needy.
Shabbir Ahmed
And in their wealth was the Divine Right of the requester and the deprived (6:142).
Syed Vickar Ahamed
And in their wealth and possessions (were remembered) the right of the (needy) he who asked and he who was prevented (from asking).
Sahih International (Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
And from their properties was [given] the right of the [needy] petitioner and the deprived.
Ali Quli Qarai
and there was a share in their wealth for the beggar and the deprived.
Bijan Moeinian
And gave a part of their wealth to the needy ones (whether the latter asked for it or not) realizing that what they own is not completely theirs.
George Sale
And a due portion of their wealth was given unto him who asked, and unto him who was forbidden by shame to ask.
Mahmoud Ghali
And in their riches, the beggar and the dispossessed have what is truthfully their due.
Amatul Rahman Omar
And in their wealth and belongings was a rightful share for those who asked (for help) and for those who could not.
E. Henry Palmer
And in their wealth was what was due to him who asked, and him who was kept back from asking.
Hamid S. Aziz
And in their wealth a portion was allotted for him who asked (the needy) and to him who was denied (the outcast, the deprived person or the one who could not ask).
Arthur John Arberry
and the beggar and the outcast had a share in their wealth.
Aisha Bewley
And beggars and the destitute received a due share of their wealth.
Sam Gerrans The Qur'an: A Complete Revelation
And in their wealth was a due for the one who asked, and the one deprived.
Эльмир Кулиев
Они выделяли известную долю своего имущества для просящих и обездоленных.