46. Ahkaf Suresi 26. ayet Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

Andolsun, biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp kuşattı.
وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ ف۪يمَٓا اِنْ مَكَّنَّاكُمْ ف۪يهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعاً وَاَبْصَاراً وَاَفْـِٔدَةًۘ فَمَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَٓا اَبْصَارُهُمْ وَلَٓا اَفْـِٔدَتُهُمْ مِنْ شَيْءٍ اِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟
Ve lekad mekkenna hum fi ma in mekkennakum fihi ve cealna lehum sem'an ve ebsaren ve ef'ideten fe ma agna anhum sem'uhum ve la ebsaruhum ve la ef'idetuhum min şey'in iz kanu yechadune bi ayatillahi ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Ahkaf suresi 26. ayet

Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Andolsun, biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp kuşattı.
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
Andolsun ki, size vermediğimiz imkanları onlara verdik. . . Onlara kulaklar, gözler ve hakikati kavrayacak kalpler oluşturduk. . . Bile bile Allah'ın işaretlerini inkar etmeleri yüzünden; onların ne kulakları, ne gözleri ve ne de FUADLARı (Esma mana özelliklerini şuura yansıtıcılar - beyne kopyalanmış kalp nöronları) onlardan bir şey savmadı! Alay etmekte oldukları şey onları ihata etti!
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Andolsun ki, onlara, size vermediğimiz imkanları sağlamıştık. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi.
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Andolsun, size vermediğimiz imkan ve iktidarı onlara vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı. Çünkü Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alaya aldıkları şey onları kuşattı.
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Sizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik onları. Onlara işitme ve görme duyuları ile beyinler vermiştik. ALLAH'ın ayet ve mucizelerini bile bile inkar ettikleri için ne işitme, ne görme duyuları ve ne de beyinleri onlara hiç bir yarar sağlamadı. Alaya aldıkları şeyler kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Yemin ile söylerim: doğrusu biz onlara öyle şeyler vermiş idik ki size o kuvvet ve mükneti vermemişizdir, hem kendileri için kulak ve gözler, gönüller yapmış idik ki ne kulakları, ne gözleri, ne gönülleri kendilerine bir faide vermedi, zira Allahın ayetlerini inkar ediyorlardı, o istihza ettikleri şey de kendilerini kuşatıverdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Andolsun ki, Biz onlara, size vermediğimiz güç ve imkanları vermiştik. Onlar için kulaklar, gözler ve gönüller yapmıştık, ama ne kulakları, ne gözleri ve ne de gönülleri kendilerine bir fayda sağladı. Çünkü Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. O alay ettikleri şey de kendilerini kuşatıverdi.
Gültekin Onan
Andolsun, biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duyularını) ve yürekler (efideten) verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne yürekleri (efidetühüm) kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Tanrı'nın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey onları sarıp kuşattı.
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Andolsun ki size bile vermediğiniz imkanlardan (cihetlerden) biz onlara (nice) kudret vermişdik. Onlara kulak (lar), gözler, gönüller de vermişdik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne gönülleri onlara hiçbir şeyle faide vermedi. Çünkü onlar Allahın ayetlerini bilerek inkar ediyorlardı. (Nihayet) istihza edegeldikleri şey çepçevre kendilerini kuşatıverdi.
İbni Kesir
Andolsun ki; onları, sizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik. Ve kendilerine kulaklar, gözler ve kalbler vermiştik. Ne var ki; kulakları, gözleri ve kalbleri onlara bir fayda sağlamadı. Çünkü onlar; Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlardı. Sonunda onları alay ettikleri şey kuşatıverdi.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
Ama (ey sonraki dönemin insanları;) Biz size sağlamadığımız bir emniyet içinde onları yerleştirmiş ve kendilerine kulaklar, gözler ve (kavrayan) kalpler bahşetmiştik; ama Allah'ın mesajlarını reddetmeye devam ettikleri için ne kulakları, ne gözleri ne de kalpleri onlara bir fayda sağlamadı; ve (sonunda) alay ettikleri şey tarafından kuşatılıp alt edildiler.
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Onları, size vermediğimiz şeylerle güçlendirmiştik. Onlara, kulak, göz ve kalbler vermiştik. Fakat, kulakları, gözleri ve kalpleri onlara fayda vermedi. Zira Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlardı ve kendisiyle alay ettikleri şey onları kuşatıverdi.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
Gerçekten, Biz onlara, size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Kulaklar, gözler ve gönüller lütfetmiştik kendilerine. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de gönülleri kendilerine hiçbir fayda vermedi.Çünkü onlar Allah'ın ayetlerini bile bile, inatla inkar ediyorlardı. Neticede alaya aldıkları o azap kendilerini her taraftan sarıverdi.
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Onlara size vermediğimiz servet ve kuvveti vermiştik, onlara kulaklar, gözler ve gönüller yaratmıştık. Fakat ne kulakları, ne gözleri ne de gönülleri kendilerine bir yarar sağladı. Zira (düşünüp ibret almıyorlar, tersine) bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
Yemin olsun, onlara, size vermediğimiz imkan ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturmuştuk. Fakat, işitme güçleri de gözleri de gönülleri de kendilerine hiçbir yarar sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı; çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp sardı.
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
Doğrusu onlara orada, size burada vermediğimiz kadar güç ve kudret vermiştik. Onların da işitme, görme ve akletme yetileri başlarından belayı savmaya yetmedi; çünkü onlar Allah'ın mesajlarını bile bile inkar etmiştiler: nihayet alay ettikleri şey onları çepeçevre kuşatıp yok etti.
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Ant olsun ki Biz, onlara, size vermediğimiz nice imkanlar vermiştik. Onlara da kulaklar, gözler ve kalpler[1] verdik. Ne var ki işitme ve görmeleri onlara bir yarar sağlamadı. Kalpleri de onlara bir yarar sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini bile bile reddediyorlardı. Sonunda alaya aldıkları şey onları kuşattı.
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Ant olsun ki Biz, onlara, size vermediğimiz nice imkanlar vermiştik. Onlara da kulaklar, gözler ve kalpler[1] verdik. Ne var ki işitme ve görmeleri onlara bir yarar sağlamadı. Kalpleri de onlara bir yarar sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini bile bile reddediyorlardı. Sonunda alaya aldıkları şey onları kuşattı.
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
Oysa gerçek şu ki, size vermediğimiz olanakları ve gücü onlara vermiştik. Onlara, kulaklar, gözler ve yürekler de vermiştik. Fakat Allah'ın ayetlerini inkar ettikleri için, ne kulakları ne gözleri ne de yürekleri onlara yarar sağlamadı. Ve alay ettikleri şey, onları kuşattı.
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
Aslında onları, size vermediğimiz imkanlarla donatmıştık. Dinleyecek kulakları, basiretli gözleri ve karar verecek yürekleri[1] de vardı. Ayetlerimiz karşısında bile bile yalana sarıldıkları için ne kulakları, ne gözleri ne de yürekleri işe yaradı. Hafife aldıkları (o azap) başlarına geldi.
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Sizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik onları. Onlara işitme ve görme duyuları ile beyinler vermiştik. ALLAH'ın ayet ve mucizelerini bile bile inkar ettikleri için ne işitme, ne görme duyuları ve ne de beyinleri onlara hiçbir yarar sağlamadı. Alaya aldıkları şeyler kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
Yemin olsun ki onlara, size vermediğimiz güç ve servet vermiştik. Kendilerine işitme (duyusu), gözler ve kalpler vermiştik. Fakat işitme (duyusu), gözleri ve kalpleri kendilerine hiçbir yarar sağlamamıştı. Çünkü Allah'ın ayetlerini (bilerek) inkâr ediyorlardı. Alay ettikleri şey, kendilerini kuşatmış (olacak)tır.
Əlixan Musayev
Sizə vermədiyimiz imkanları Biz onlara vermişdik. Onlara qulaq, göz və qəlb vermişdik. Lakin nə qulaqları, nə gözləri, nə də qəlbləri onlara heç bir fayda vermədi. Çünki onlar Allahın ayələrini inkar edirdilər. Onları ələ saldıqları (əzab) bürüdü.
Bünyadov-Məmmədəliyev
(Ey Məkkə əhli!) And olsun ki, Biz onlara verdiyimiz imkanı (var-dövləti, qüdrəti) sizə verməmişdik. Biz onlara qulaq, göz və qəlb vermişdik, lakin nə qulaqları, nə gözləri, nə də qəlbləri onlara heç bir fayda vermədi. Çünki onlar Allahın ayələrini (bilə-bilə) inkar edirdilər. Onları istehza etdikləri (əzab) sardı.
Ələddin Sultanov
Həqiqətən, Biz sizə vermədiyimiz imkanları onlara vermişdik. Onlara qulaqlar, gözlər və qəlblər vermişdik. Lakin nə qulaqları, nə gözləri, nə də qəlbləri onlara bir fayda verdi. Çünki onlar Allahın ayələrini inkar edirdilər. Buna görə də istehza etdikləri (əzab) onları bürüdü.
Rashad Khalifa The Final Testament
We had established them in the same way as we established you, and provided them with hearing, eyes, and minds. But their hearing, eyes, and minds did not help them at all. This is because they decided to disregard GOD's revelations. Thus, the prophecies and warnings that they ridiculed have caused their doom.
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
And We had established them in the same way as We established you, and provided them with hearing, and eyesight, and hearts. But their hearing, eyesight, and hearts did not help them at all. This is because they used to disregard the revelations of God, and they will be surrounded by that which they used to mock.
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
We had established them in the same way as We established you, and provided them with the hearing, and the eyesight, and the heart. But their hearing, eyesight, and hearts did not help them at all. This is because they used to disregard God's signs, and they were stricken by what they used to mock!
Mustafa Khattab The Clear Quran
Indeed, We had established them[1] in a way We have not established you ˹Meccans˺. And We gave them hearing, sight, and intellect. But neither their hearing, sight, nor intellect were of any benefit to them whatsoever, since they persisted in denying Allah’s signs. And ˹so˺ they were overwhelmed by what they used to ridicule.
Al-Hilali & Khan
And indeed We had firmly established them with that wherewith We have not established you (O Quraish)! And We had assigned them the (faculties of) hearing (ears), seeing (eyes), and hearts; but their hearing (ears), seeing (eyes), and their hearts availed them nothing since they used to deny the Ayât (Allâh’s Prophets and their Prophethood, proofs, evidence, verses, signs, revelations) of Allâh, and they were completely encircled by that which they used to mock at!
Abdullah Yusuf Ali
And We had firmly established them in a (prosperity and) power which We have not given to you (ye Quraish!) and We had endowed them with (faculties of) hearing, seeing, heart and intellect: but of no profit to them were their (faculties of) hearing, sight, and heart and intellect, when they went on rejecting the Signs of Allah; and they were (completely) encircled by that which they used to mock at!
Marmaduke Pickthall
And verily We had empowered them with that wherewith We have not empowered you, and had assigned them ears and eyes and hearts; but their ears and eyes and hearts availed them naught since they denied the revelations of Allah; and what they used to mock befell them.
Abul A'la Maududi Tafhim commentary
We had established them firmly in a manner We have not established you.[1] We had given them ears and eyes and hearts. But nothing availed them — neither their ears, nor their eyes, nor their hearts, for they denied the Signs of Allah.[2] Then what they had mocked at encompassed them.
Taqi Usmani
And indeed We had established them in a powerful position in which We did not establish you (O people of Makkah), and had given to them ears and eyes and hearts, but neither their ears benefited them in the least, nor their eyes, nor their hearts, as they used to reject Allah’s signs; and they were encircled by what they used to ridicule.
Abdul Haleem
We had established them in a way we have not established you [people of Mecca]; We gave them hearing, sight, and hearts, yet their hearing, sight, and hearts were of no use to them, since they denied God’s revelations. They were overwhelmed by the punishment they had mocked.
Mohamed Ahmed - Samira
We had strengthened them as We have not strengthened you, had given them ears and eyes and hearts; but nothing stood them in good stead, neither their ears nor eyes nor hearts, for they rejected the signs of God, and were seized by what they had mocked.
Muhammad Asad
And yet, We had established them securely in a manner in which We have never established you, [O people of later times;] and We had endowed them with hearing, and sight, and [knowledgeable] hearts: but neither their hearing, nor their sight, nor their hearts were of the least avail to them, seeing that they went on rejecting God’s messages; and [in the end] they were overwhelmed by the very thing which they had been wont to deride.
Abdel Khalek Himmat Al- Muntakhab
We had endowed them with power and ability, with diligence and capacities of action, with wealth and knowledge, with mental receiving Dower and talent, and with many qualities which total up to a much higher degree then those that are summed up in you' people. We conferred on them the power of hearing and seeing, faculties divine, and We conferred on them the seat of feeling, understanding and thought, and the seat of consciousness, intellect and volitions, but they' took a bad advantage of thesc divine qualities and misused them, Consequently neither their power of hearing nor that of seeing were of any advantage to them nor did they derive benefit of their intellect or of their volitions; They simply ignored Allah's revelations and signs, and by consequence they were beset on all sides by the same material and immaterial things they mocked at, owing to their inordinate self-esteem.
Progressive Muslims
And We had established them in the same way as We established you, and provided them with the hearing, and the eyesight, and the heart. But their hearing, eyesight, and hearts did not help them at all. This is because they used to disregard God's revelations, and they were stricken by that which they used to mock!
Shabbir Ahmed
And verily, We had established them in the land better than We ever established you, and We had given them keen faculties of hearing, sight and intellect. But of no avail to them were there hearing and sight and intellect when they went on knowingly rejecting Allah's Messages. And so, the very thing they used to mock at surrounded them. ('Fuad', plural 'Afidah', includes the faculties of intellect, reasoning, insight and feelings (45:23)).
Syed Vickar Ahamed
And indeed, We had firmly established them (the ‘Ad people) in (prosperity and) power which We have not given to you (the People of Quraish!) and We had endowed them with (ability of) hearings (many sounds), seeing(s) (many visions and sights), hearts (many emotions), and intellect: But no use to them were their (abilities of) hearings, sights, hearts and intellect, when they kept rejecting the Signs of Allah; And they were completely surrounded by that which they used to laugh at (in contempt)!
Sahih International (Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
And We had certainly established them in such as We have not established you, and We made for them hearing and vision and hearts. But their hearing and vision and hearts availed them not from anything [of the punishment] when they were [continually] rejecting the signs of Allah ; and they were enveloped by what they used to ridicule.
Ali Quli Qarai
Certainly We had granted them power in respects that We have not granted you, and We had vested them with hearing and sight and hearts. But neither their hearing availed them nor did their sight, nor their hearts, in any way when they used to impugn the signs of Allah. So they were besieged by what they used to deride.
Bijan Moeinian
I had given them much more than I have given you. But they closed their ears, eyes and hearts to the truth and denied the revelations of their Lord. Consequently, they got exactly the same punishment that they were mocking at.
George Sale
We had established them in the like flourishing condition wherein We have established you, O men of Mecca; and We had given them ears, and eyes, and hearts: Yet neither their ears, nor their eyes, nor their hearts profited them at all, when they rejected the signs of God; but the vengeance which they mocked at, fell upon them.
Mahmoud Ghali
And indeed We already established them in that wherein We have not established you; (Or: in case We have firmly established you, (you might be like them) and We made for them hearing, and beholdings, (i. e., eyesight (s) and heart-sights; yet in no way did their hearing, and their beholdings and their heart-sights avail them anything whatever, as they used to repudiate the signs of Allah; and whatever they used to mock at redounded on them.
Amatul Rahman Omar
(Makkans!) We had given them power to do such things as We have not given you. We gave them hearing, eyes and hearts. But their hearing, their eyes and their hearts availed them not, since they persistently denied the signs of Allâh. And they were caught by that (punishment) which they held in very low estimation.
E. Henry Palmer
We had established them in what we have established you, and we made for them hearing and eyesight and hearts; but neither their hearing nor their eyesight nor their hearts availed them aught, since they did gainsay the signs of God, and that encompassed them whereat they had mocked.
Hamid S. Aziz
And certainly We had established (empowered, blessed) them in what We have not established (empowered, blessed) you (the Arabs) in, and We had given them (the faculties of) hearing and seeing and feeling, but neither their hearing, nor their seeing, nor their heart availed them aught, since they denied the revelations of Allah, and that which they mocked encompassed them.
Arthur John Arberry
And We had established them in that wherein We have not established you, and We appointed for them hearing, and sight, and hearts; and yet their hearing, their sight and their hearts availed them nothing, since they denied the signs of God, and they were encompassed by that they mocked at.
Aisha Bewley
We established them far more firmly than We have established you and gave them hearing, sight and hearts. But their hearing, sight and hearts were of no use to them at all when they renounced Allah’s Signs and what they mocked at engulfed them.
Sam Gerrans The Qur'an: A Complete Revelation
And We had established them in that wherein We have not established you, and We gave them hearing and sight and hearts; but their hearing and sight and hearts availed them nothing when they rejected the proofs of God; and there surrounded them that whereat they mocked.
Эльмир Кулиев
Мы укрепили их в том, в чем не укрепляли вас, и даровали им слух, зрение и сердца. Но ни их слух, ни их зрение, ни их сердца нисколько не помогли им, поскольку они отвергали знамения Аллаха, и их окружило (или поразило) то, над чем они насмехались.