37.Saffat Suresi44. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar).
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ
Ala sururin mutekabilin.
1alaüzerindeعَلَىٰ
2sururintahtlarسُرُرٍۢ
3mutekabilinekarşılıklı otururlarمُّتَقَـٰبِلِينَ
Ali BulaçKur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamıtr
Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar).
Ahmed HulusiTürkçe Kur'an Çözümütr
Serirler (makamlar) üzerinde karşılıklı olarak otururlar.
Bayraktar BayraklıYeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Mealitr
- Türlü meyveler vardır. Onlar nimet cennetlerindekarşılıklı koltuklardaağırlanacaklardır.
Diyanet İşleriKur'an-ı Kerim Türkçe Mealitr
Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.
Edip Yüksel (Eski Baskı)Mesaj: Kuran Çevirisitr
Karşılıklı koltuklar üzerinde.
Elmalılı Hamdi YazırKur'an-ı Kerim ve Yüce Mealitr
Karşılıklı tahtlar üzerinde
Elmalılı (sadeleştirilmiş)tr
Karşılıklı tahtlar üzerinde.
Gültekin Onantr
Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar).
Hasan Basri ÇantayKur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerimtr
Birbiriyle karşılıklı tahtlar üzerinde.
İbni Kesirtr
Karşılıklı tahtlar üzerinde.
Muhammed EsedKur'an Mesajıtr
mutluluk tahtları üzerinde birbirlerine (sevgi ile) bakışarak.
Şaban PirişKur'an-ı Kerim Türkçe Anlamıtr
Karşılıklı koltuklar üzerinde.
Suat YıldırımKuran-ı Kerim ve Mealitr
(43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir.
Süleyman AteşKur'an-ı Kerim ve Yüce Mealitr
Tahtlar üzerinde, karşılıklı otururlar.
Yaşar Nuri ÖztürkKur'an-ı Kerim Mealitr
Karşılıklı koltuklar üzerindedirler.
Mustafa İslamoğluHayat Kitabı Kur’antr
muhteşem tahtlarda birbirlerini sevgi dolu gözlerle süzerek...
Erhan AktaşKerim Kur'antr
Karşılıklı tahtlar üzerinde.
Erhan Aktaş (Eski Baskı)Kerim Kur'antr
Karşılıklı tahtlar üzerinde.
Ali Rıza SafaKur'an-ı Kerim Gerçektr
Karşılıklı sedirler üzerinde.
Süleymaniye VakfıSüleymaniye Vakfı Mealitr
Sedirler üzerine karşılıklı kurulurlar;
Edip YükselMesaj: Kuran Çevirisitr
Karşılıklı koltuklar üzerinde.
Mehmet OkuyanKur’an Meal-Tefsirtr
(42, 43, 44) Nimet cennetlerinde tahtlar üzerinde karşılıklı (otururlarken onlara) meyveler ikram edilmiş olacaktır.
Əlixan Musayevaz
Onlar taxtlar üstündə bir-biri ilə üzbəüz (oturacaqlar).
Bünyadov-Məmmədəliyevaz
Onlar taxtlar üstündə bir-biri ilə üzbəüz əyləşəcəklər.
Ələddin Sultanovaz
Onlar taxtlar üstündə bir-biri ilə üzbəüz əyləşəcəklər.
Rashad KhalifaThe Final Testamenten
On furnishings close to one another.
The Monotheist GroupThe Quran: A Monotheist Translationen
On beds which are opposite one another.
Edip-LaythQuran: A Reformist Translationen
On furnishings which are opposite one another.
Mustafa KhattabThe Clear Quranen
facing each other on thrones.[1]
Al-Hilali & Khanen
Facing one another on thrones.
Abdullah Yusuf Alien
Facing each other on Thrones (of Dignity):
Marmaduke Pickthallen
On couches facing one another;
Abul A'la MaududiTafhim commentaryen
They will be seated upon couches set face to face;
Taqi Usmanien
facing each other on couches.
Abdul Haleemen
seated on couches, facing one another.
Mohamed Ahmed - Samiraen
(Sitting) on couches, face to face,
Muhammad Asaden
facing one another [in love] upon thrones of happiness.
Abdel Khalek HimmatAl- Muntakhaben
Seated on thrones of dignity facing each other.
Progressive Muslimsen
On furnishings which are opposite one another.
Shabbir Ahmeden
Facing one another upon thrones of happiness.
Syed Vickar Ahameden
Facing each other on thrones (of dignity):
Sahih International(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)en
On thrones facing one another.
Ali Quli Qaraien
[reclining] on couches, facing one another,
Bijan Moeinianen
They will sit face to face in luxurious couches.
George Saleen
leaning on couches, opposite to one another:
Mahmoud Ghalien
On settees, facing one another.
Amatul Rahman Omaren
(They shall be seated) on thrones (of happiness and dignity), face to face.