33. Ahzab Suresi 72. ayet Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ فَاَبَيْنَ اَنْ يَحْمِلْنَهَا وَاَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْاِنْسَانُۜ اِنَّهُ كَانَ ظَلُوماً جَهُولاًۙ
İnna aradnel emanete ales semavati vel ardı vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehal insan, innehu kane zalumen cehula.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Ahzab suresi 72. ayet

Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
Muhakkak ki biz o Emaneti (Esma şuuruyla yaşamayı), semalara (benlik bilincine), arza (bedene) ve dağlara (organlara) önerdik de, onu yüklenmekten kaçındılar (Esma bileşimleri onu açığa çıkarmaya elvermedi); ve ondan korktular! Onu, İnsan (hilafeti oluşturan Esma manalarını açığa çıkarma şuuru) yüklendi! Muhakkak ki o zalim (hakikatini hakkıyla yaşamakta yetersiz) ve cahildir (sınırsız Esma'yı bilmede yetersizdir)!
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalimdir; çok cahildir.
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Biz sorumluluğu (sınanmayı) göklere, yere, dağlara sunmuştuk da onlar onu yüklenmekten çekinmişler ve kabul etmemişlerdi. Ancak onu insan yüklendi; o zalim ve cahil olmuştu.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Evet, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik, onlar onu yüklenmeğe yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi, o cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Evet Biz, o emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar ve ondan korktular da insan yüklendi onu. O gerçekten çok zalim, çok cahil bulunuyor
Gültekin Onan
Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim çok cahildir.
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) etdik de onlar bunu yüklenmekden çekindiler, bundan endişeye düşdüler. İnsan (a gelince: O, tutdu) bunu sırtına yükledi. Çünkü o, çok zulümkar, çok cahildir.
İbni Kesir
Gerçekten Biz, emaneti; göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Ve korkup titrediler. Onu insan yüklendi. Doğrusu insan; pek zalim ve pek cahil oldu.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
Gerçek şu ki, Biz (akıl ve irade) emaneti(ni) göklere, yere ve dağlara sunmuştuk; ama (sorumluluğundan) korktukları için onu yüklenmeyi reddettiler. O (emanet)i insan üstlendi; zaten o, daima haksızlığa ve akılsızlığa son derece meyyal biridir.
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk, onu taşımaktan kaçındılar, ondan korktular. Onu insan yüklendi. O, zalim ve cahil oldu.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar. Zira sorumluluğundan korktular, ama onu insan yüklendi. İnsan (bu emanetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zalim, çok cahildir.
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, on(un sorumluluğun)dan korktular; onu insan yüklendi; (fakat onun ağır sorumluluğunu tam kavrayamadı) doğrusu o, çok zalim, çok cahildir.
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi.
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
İşin gerçeği Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; ve onlar emanete ihanetten kaçındılar; nihayet onu insan yüklendi: ne var ki, o da zalim ve cahil biri olup çıktı.
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Biz, emaneti[1] göklere, yere ve dağlara sunduk. Onu yüklenmeye yanaşmadılar[2]. Ondan korktular.[3] Onu insan yüklendi. O, çok zalim ve çok cahildir.[4]
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Biz, emaneti[1] göklere, yere ve dağlara sunduk. Onu taşımaya yanaşmadılar[2]. Ondan korktular.[3] Onu insan taşıdı. O, çok zalim ve çok cahildir.[4]
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
Sorumluluğu, göklere, yeryüzüne ve dağlara verdik; onu yüklenmekten çekindiler, ondan korktular. Ve insan, onu yüklendi. Aslında, o, çok haksızlık yapar; çok bilisizdir.
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
Biz emaneti[1]; göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkup titrediler. Onu insan yüklendi. O da çok zalimleşti[2] ve kendine hakim olamadı[3]. .
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Biz sorumluluğu (sınanmayı) göklere, yere, dağlara sunmuştuk da onlar onu yüklenmekten çekinmişler ve kabul etmemişlerdi. Ancak onu insan yüklendi; o zalim ve cahil olmuştu.*
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
Biz emaneti (sorumluluğu) göklere, yere ve dağlara sunmuştuk da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler, (sorumluluğundan) korkmuşlardı.[1] Onu insan yüklenmişti. Şüphesiz ki o (insan), çok zalimdir,[2] çok cahildir.
Əlixan Musayev
Biz əmanəti göylərə, yerə və dağlara təklif etdik. Onlar onu daşımaqdan (qorxub )imtina etdilər. Lakin insan onu boynuna götürdü. Doğrudan da, o, zalım və cahildir.
Bünyadov-Məmmədəliyev
Biz əmanəti (Allaha itaət və ibadəti, şəri hökmləri yerinə yetirməyi) göylərə, yerə və dağlara təklif etdik. Onlar ona yüklənməkdən (götürüb özləri ilə daşımaqdan) qorxub çəkindilər. Ona insan yükləndi. Həqiqətən, o çox zalım, çox cahildir. (İnsan bu ağır əmanəti götürməklə özünə zülm etdi və cahilliyi üzündən onun çətinliyini, ağır nəticəsini bilmədi).
Ələddin Sultanov
Həqiqətən, Biz əmanəti göylərə, yerə və dağlara təklif etdik. Ancaq onlar bunu yüklənməkdən imtina etdilər və ondan (məsuliyyətindən) qorxdular. İnsan onu yükləndi. Həqiqətən, o, çox zalım və çox cahildir. (İnsana yüklənən əmanət təfsirçilər tərəfindən “düşünmə qabiliyyəti” kimi izah edilmişdir. Allah-Təala bu əmanəti insana verərək ona məsuliyyətlər yükləyir və beləcə, onu sınaqdan keçirir.)
Rashad Khalifa The Final Testament
We have offered the responsibility (freedom of choice) to the heavens and the earth, and the mountains, but they refused to bear it, and were afraid of it. But the human being accepted it; he was transgressing, ignorant.,
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
We have offered the trust to the heavens and the earth, and the mountains, but they refused to bear it, and were fearful of it. But man accepted it; he was transgressing, ignorant.
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
We have offered the trust to the heavens and the earth, and the mountains, but they refused to bear it, and were fearful of it. But the human being accepted it; he was transgressing, ignorant.
Mustafa Khattab The Clear Quran
Indeed, We offered the trust to the heavens and the earth and the mountains, but they ˹all˺ declined to bear it, being fearful of it. But humanity assumed it, ˹for˺ they are truly wrongful ˹to themselves˺ and ignorant ˹of the consequences˺,
Al-Hilali & Khan
Truly, We did offer Al-Amânah (the trust or moral responsibility or honesty and all the duties which Allâh has ordained) to the heavens and the earth, and the mountains, but they declined to bear it and were afraid of it (i.e. afraid of Allâh’s Torment). But man bore it. Verily, he was unjust (to himself) and ignorant (of its results).[2]
Abdullah Yusuf Ali
We did indeed offer the Trust to the Heavens and the Earth and the Mountains; but they refused to undertake it, being afraid thereof: but man undertook it;- He was indeed unjust and foolish;-
Marmaduke Pickthall
Lo! We offered the trust unto the heavens and the earth and the hills, but they shrank from bearing it and were afraid of it. And man assumed it. Lo! he hath proved a tyrant and a fool.
Abul A'la Maududi Tafhim commentary
We offered the trust to the heavens and the earth and the mountains, but they refused to carry it and were afraid of doing so; but man carried it. Surely he is wrong-doing, ignorant.[1]
Taqi Usmani
We did offer the Trust to the heavens and the earth and the mountains, but they refused to bear its burden and were afraid of it, and man picked it up. Indeed he is unjust (to himself), unaware (of the end).
Abdul Haleem
We offered the Trust to the heavens, the earth, and the mountains, yet they refused to undertake it and were afraid of it; mankind undertook it- they have always been inept and foolish.
Mohamed Ahmed - Samira
We had offered the Trust (of divine responsibilities) to the heavens, the earth, the mountains, but they refrained from bearing the burden and were frightened of it; but man took it on himself. He is a faithless ignoramus.
Muhammad Asad
Verily, We did offer the trust [of reason and volition] to the heavens, and the earth, and the mountains: but they refused to bear it because they were afraid of it. Yet man took it up - for, verily, he has always been prone to be most wicked, most foolish.
Abdel Khalek Himmat Al- Muntakhab
We offered the "trust" to the heavens, the earth and the mountains -with what it entails of expectation of knowing and reasoning, of feeling and thinking and of obligations and responsibilities- but they declined to bear it for what it involves of burdensome consequences. But man (Adam -his genes-) accepted it and was willing to bear the responsibility and to give an undertaking of fidelity; He was indeed unfair to himself, having no knowledge of the logical Sequence.
Progressive Muslims
We have offered the trust to the heavens and the Earth, and the mountains, but they refused to bear it, and were fearful of it. But the human being accepted it; he was transgressing, ignorant.
Shabbir Ahmed
Verily, We did offer the trust of compliance to the heavens, and the earth, and the mountains and they, being fearful, breach not what is entrusted upon them. Yet man, with his free will, is the only one who breaches this trust of compliance. For, verily, he wrongs himself without knowing it. (Haml = Accept or bear and = Betray the trust - Like Haram = Forbiddingly bad and = Sacred).
Syed Vickar Ahamed
Truly, We did offer the trust, duty and responsibility to the heavens, and the earth, and the mountains; But they refused to undertake it, because they were afraid of it: But man undertook it— Verily, he was being ignorant (and foolish about the responsibility)—
Sahih International (Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
Indeed, we offered the Trust to the heavens and the earth and the mountains, and they declined to bear it and feared it; but man [undertook to] bear it. Indeed, he was unjust and ignorant.
Ali Quli Qarai
Indeed We presented the Trust to the heavens and the earth and the mountains, but they refused to bear it, and were apprehensive of it; but man undertook it. Indeed he is most unfair and senseless.
Bijan Moeinian
I (God) offered the responsibility [freedom of choice and being God’s vice-gerent] to the heavens, the earth and the mountains [this indicates that the matter is also a living species having a spirit of its own. After all, how can its electrons circle around their nucleolus without energy and spirit?], they refused to bear it[as they were afraid of failing in such a big mission.] Only man accepted this mission; how ignorant this unjust creature is.
George Sale
We proposed the faith unto the heavens, and the earth, and the mountains: And they refused to undertake the same, and were afraid thereof; but man undertook it: Verily he was unjust to himself, and foolish:
Mahmoud Ghali
Surely We presented (Literally: set before) the Trust (i. e., Trust of devotion) to the heavens and the earth and mountains. Yet they refused to carry it and felt timorous about it, and man carried it. Surely he has been constantly unjust, constantly ignorant.
Amatul Rahman Omar
Verily, We presented the trust (- Our injunctions and laws) to the heavens and the earth and the mountains and they refused to prove false to it, and they were struck with awe of it. On the other hand a human-being has proved false to it (by betraying the trust and violating the Divine commandments), for he could be unjust and is forgetful.
E. Henry Palmer
Verily, we offered the trust to the heavens and the earth and the mountains, but they refused to bear it, and shrank from it; but man bore it: verily, he is ever unjust and ignorant.
Hamid S. Aziz
He will put your deeds into a right state (correctly adjust, harmonise, make whole) for you, and forgive you your faults; and whoever obeys Allah and His Messenger, he indeed achieves a mighty success.
Arthur John Arberry
We offered the trust to the heavens and the earth and the mountains, but they refused to carry it and were afraid of it; and man carried it. Surely he is sinful, very foolish.
Aisha Bewley
We offered the Trust to the heavens, the earth and the mountains but they refused to take it on and shrank from it. But man took it on. He is indeed wrongdoing and ignorant.
Sam Gerrans The Qur'an: A Complete Revelation
We presented the trust to the heavens and the earth and the mountains, and they refused to bear it and were afraid of it; but man bore it — he is unjust and ignorant —
Эльмир Кулиев
Мы предложили небесам, земле и горам взять на себя ответственность, но они отказались нести ее и испугались этого, а человек взялся нести ее. Воистину, он является несправедливым и невежественным.