2.
Bakara Suresi
285. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır" dediler.
اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ۜ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِه۪۠ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَص۪يرُ
Amener resulu bima unzile ileyhi min rabbihi vel mu'minun, kullun amene billahi ve melaiketihi ve kutubihi ve rusulih, la nuferriku beyne ehadin min rusulih, ve kalu semi'na ve ata'na gufraneke rabbena ve ileykel masir.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır" dediler.
Türkçe Kur'an Çözümü
Er Rasul (Hz. Muhammed a. s. ) Rabbinden (varlığını oluşturan Allah Esma'sı bileşiminden) kendisine (şuuruna) inzal olana (boyutsal bir geçiş yapan bilgiye) iman etmiştir. İman edenler de! Hepsi iman etti ("B" harfinin işaret ettiği anlam doğrultusunda) nefslerini oluşturan hakikatlerinin Allah Esma'sı olduğuna, meleklerine (nefslerinin aslı olan Esma kuvvelerine), Kitaplarına (inzal olan bilgilerine), Rasullerine. . . O'nun Rasulleri arasında (irsal olmaları konusunda) hiçbir ayırım yapmayız. . . "Algıladık ve itaat ettik, mağfiretini isteriz Rabbimiz; dönüşümüz sanadır" dediler.
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Peygamber ve onunla birlikte olan müminler, Rabbi tarafından ona indirilene inandılar. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandılar. O'nun peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz ve "İşittik ve itaat ettik. Bizi bağışla ey Rabbimiz, zira bütün yolculukların varış yeri sensin" derler.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."
Mesaj: Kuran Çevirisi
Elçi, Rabbinden kendisine indirilene inandı, inananlar da... Hepsi, ALLAH'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar: 'Elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmayız.' Derler ki: 'İşittik ve uyduk. Rabbimiz bizi bağışla; dönüş sanadır.'
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Peygamber, Rabbından ne indirildi ise ona iman getirdi, mü'minler de, her biri "Allaha ve melaikesine ve kitablarına ve peygamberlerine: Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız diye" iman getirdiler ve şöyle dediler: semi'na ve eta'na, gufranını dileriz ya rabbena! sanadır gidiş
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
O peygamber de kentlisine Rabbinden indirilene iman etdi, müminler de. (Onlardan) her biri Allaha, onun meleklerine, Kitablarına, peygamberlerine inandı. "Onun (Allanın) peygamberlerinden hiç birini diğerlerinin arasından ayırmayız (hepsine inanırız), dinledik (kabul etdik; emrine) itaat etdik. Ey Rabbimiz, mağfiretini (isteriz). Son varış (ımız) ancak Sanadır" dediler.
Kur'an Mesajı
Elçi ve o'nunla birlikte olan müminler, Rabbi tarafından o'na indirilene inanırlar: Hepsi, Allah'a, meleklerine, vahiylerine ve elçilerine inanırlar; O'nun elçilerinden hiç biri arasında ayrım yapmazlar ve: "İşittik ve itaat ettik. Bize mağfiret et ey Rabbimiz, zira bütün yolculukların varış yeri Sensin!" derler.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Peygamber, Rabbi'nden kendisine indirilene iman etmiştir, mü'minler de! Hepsi de, Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etmiş ve: -Allah'ın peygamberlerinden hiç birini (diğerinden) ayırmayız. İşittik ve itaat ettik, Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş sanadır." demişlerdir.
Kuran-ı Kerim ve Meali
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de! Onlardan her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. "O'nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz." dediler ve eklediler: "İşittik ve itaat ettik ya Rabbena, affını dileriz, dönüşümüz Sanadır."
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Elçi, Rabbinden, kendisine indirilene inandı, mü'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve peygamberlerine inandı. "O'nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz" (dediler). Ve dediler ki: "İşittik, ita'at ettik! Rabbimiz, (bizi) bağışlamanı dileriz. Dönüş(ümüz) sanadır!"
Kur'an-ı Kerim Meali
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır."
Hayat Kitabı Kur’an
Rasul Rabbinden kendine indirilene önce kendisi iman etti, sonra da mü'minler. Hepsi Allah'a, meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar: "O'nun elçilerinden hiçbiri arasında ayrım yapmayız. İşittik ve itaat ettik; bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz: zira varış sanadır!" dediler.
Kerim Kur'an
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene iman etti, Mü'minler de. Hepsi; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman ettiler: "Biz, O'nun resullerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabb'imiz! Bizi bağışla, dönüşümüz ancak Sana'dır." dediler.
Kerim Kur'an
Rasul, Rabb'inden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de. Hepsi; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve rasullerine iman ettiler: "Biz, O'nun rasullerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.". "İşittik ve itaat ettik. Rabb'imiz! Bizi bağışla, dönüşümüz ancak Sana'dır." dediler.
Kur'an-ı Kerim Gerçek
Elçi, Efendisinden kendisine indirilene inandı; inananlar da öyle. Tümü, Allah'a, O'nun meleklerine, O'nun kitaplarına ve O'nun elçilerine inandılar. "O'nun elçileri arasında ayrım yapmayız!" Şöyle de dediler: "Duyduk ve boyun eğdik. Efendimiz; bağışlamanı diliyoruz. Çünkü dönüş, Sana olacaktır!"[59]
Süleymaniye Vakfı Meali
Bu elçi, Sahibinden (Rabbinden) kendine indirilen her şeye inanıp güvenmiştir, müminler de öyle! Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanıp güvenir. "O'nun elçileri arasında ayrım yapmayız." derler. Şunu da derler: "Dinledik ve boyun eğdik! Bağışla bizi ey Sahibimiz (Rabbimiz)! Dönüp varılacak yer, Senin huzurundur."
Mesaj: Kuran Çevirisi
Elçi, Efendisinden kendisine indirileni onayladı, müminler de... Hepsi, ALLAH'ı, meleklerini, kitaplarını ve elçilerini onaylarlar: "Elçilerinin hiçbirisi arasında ayrım yapmayız." Derler ki: "İşittik ve uyduk. Efendimiz bizi bağışla; dönüş sanadır."[1]
Kur’an Meal-Tefsir
O elçi, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine iman ettiler. (Müminler) "O'nun (Allah'ın) elçilerinden hiçbiri arasında fark gözetmeyiz."[1] (derler). "İşittik, itaat ettik. Rabbimiz, affına (sığındık)! Dönüş yalnızca sanadır." derler.
The Final Testament
The messenger has believed in what was sent down to him from his Lord, and so did the believers. They believe in GOD, His angels, His scripture, and His messengers: "We make no distinction among any of His messengers." They say, "We hear, and we obey. Forgive us, our Lord. To You is the ultimate destiny.",
The Quran: A Monotheist Translation
The messenger believes in what was sent down to him from his Lord; and the believers, all who believe in God, and His angels, and His Books, and His messengers: "We do not make a distinction between any of His messengers;" and they said: "We hear and obey, forgive us our Lord, and to you is our destiny."
Quran: A Reformist Translation
The messenger acknowledges what was sent down to him from his Lord and those who have acknowledged. All acknowledged God, His controllers, His books, and His messengers, "We do not discriminate between any of His messengers;" and they said, "We hear and obey, forgive us O Lord, and to you is our destiny."
The Clear Quran
The Messenger ˹firmly˺ believes in what has been revealed to him from his Lord, and so do the believers. They ˹all˺ believe in Allah, His angels, His Books, and His messengers. ˹They proclaim,˺ "We make no distinction between any of His messengers." And they say, “We hear and obey. ˹We seek˺ Your forgiveness, our Lord! And to You ˹alone˺ is the final return.”
Tafhim commentary
The Messenger believes, and so do the believers, in the guidance sent down upon him from his Lord: each of them believes in Allah, and in His angels, and in His Books, and in His Messengers. They say: "We make no distinction between any of His Messengers. We hear and obey. Our Lord! Grant us Your forgiveness; to You we are destined to return."[1]
Al- Muntakhab
The Prophet strongly believes in all that has been revealed to him from Allah, his Creator. He pays credence to it and embraces it as truth personified. Similarly act the true believers who revere profoundly, they believe in Allah, His spiritual angels or attendants, His books and His Messengers. And they emphatically declare: "We do not differentiate between one Prophet and another." And they beseech Allah for forgiveness with the following prayer of invocation: "We have, O Allah, heard Your message with receptive hearts and venerated Your revelations and all enjoined, and we obey all Your statutes and ordinances You decreed. O Allah, our Creator, kindly grant Your mercy and forgiveness to us; You are the end of all destiny.
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
The Messenger has believed in what was revealed to him from his Lord, and [so have] the believers. All of them have believed in Allah and His angels and His books and His messengers, [saying], "We make no distinction between any of His messengers." And they say, "We hear and we obey. [We seek] Your forgiveness, our Lord, and to You is the [final] destination."
The Qur'an: A Complete Revelation
The Messenger believes in what is sent down to him from his Lord, as do the believers; each believes in God and His angels, and His Writs and His messengers: “We make no distinction between any of His messengers.” And they say: “We hear and we obey; Thy forgiveness our Lord[...]. And to Thee is the journey’s end.”