18. Kehf Suresi 19. ayet Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."
وَكَذٰلِكَ بَعَثْنَاهُمْ لِيَتَسَٓاءَلُوا بَيْنَهُمْۜ قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْۜ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْماً اَوْ بَعْضَ يَوْمٍۜ قَالُوا رَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ فَابْعَثُٓوا اَحَدَكُمْ بِوَرِقِكُمْ هٰذِه۪ٓ اِلَى الْمَد۪ينَةِ فَلْيَنْظُرْ اَيُّهَٓا اَزْكٰى طَعَاماً فَلْيَأْتِكُمْ بِرِزْقٍ مِنْهُ وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ اَحَداً
Ve kezalike beasnahum li yetesaelu beynehum, kale kailun minhum kem lebistum, kalu lebisna yevmen ev ba'da yevm, kalu rabbukum a'lemu bi ma lebistum feb'asu ehadekum bi verıkıkum hazihi ilel medineti fel yanzur eyyuha ezka taamen fel ye'tikum bi rızkın minhu vel yetelattaf ve la yuş'ırenne bikum ehada.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Kehf suresi 19. ayet

Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."
Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü
İşte böylece, onları ba's ettik (BAİS isminin işaret ettiği bir özellik onlarda açığa çıktı) aralarında yaşadıklarını sorgulasınlar, diye. . . Onlardan biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi. . . (Bazıları): "Bir gün veya bir günün bir parçası kaldık" dediler. . . (Diğerleri de) şöyle dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. . . Şimdi içinizden birini şu gümüşle (parayla) şehre gönderin de şehrin en temiz yiyeceği hangisiyse bir bakıp, ondan size biraz yaşam gıdası getirsin; çok dikkatli davransın ve sizi kimseye fark ettirmesin. "
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Birbirine sorsunlar diye onları böylece uyandırdık. İçlerinden biri, "Ne kadar kaldınız?" dedi. "Bir gün veya bir günden az kaldık" dediler. "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Birinizi şu para ile şehre gönderin de, yiyeceklerin en iyisine baksın ve size yiyecek getirsin, nazik davransın ve sakın sizi kimseye duyurmasın!"
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız"? dedi. (Bir kısmı) "Bir gün, ya da bir günden az", dediler. (Diğerleri de) şöyle dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin."
Edip Yüksel (Eski Baskı) Mesaj: Kuran Çevirisi
Böylece onları uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. Onlardan biri, 'Ne kadar kaldınız,' diye sordu. 'Bir gün, yahut günün bir parçası kadar kaldık,' dediler. 'Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Birinizi şu para ile şehre gönderelim de en temiz ve leziz yiyecekleri seçip size bir azık getirsin. Dikkatli davranarak kimsenin dikkatini üstüne çekmesin,' diye eklediler.
Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Yine böyle onları ba's de ettik ki aralarında soruşsunlar diye: içlerinden bir söyliyen "ne kadar durdunuz?" dedi, bir gün yahud bir günün birazı dediler, ne kadar durduğunuza dediler: rabbınız a'lemdir, şimdi siz birinizi şu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın hangisi yiyecekçe daha temiz ondan size bir rızık getirsin, hem çok kurnaz davransın ve zinhar sizi birine sezdirmesin
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Yine böylece onları uyandırdık ki, birbirlerine sorsunlar. İçlerinden biri: "Ne kadar durdunuz!" dedi. "Bir gün yahut daha az." dediler. Bir kısmı da: "Ne kadar durduğunuzu Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi siz şu gümüş paranızla birinizi şehre gönderin de, baksın kimin yemeği daha temizse ondan size yiyecek alıp getirsin; hem de çok kurnaz davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.
Gültekin Onan
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."
Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Bunun gibi onları aralarında soruşsunlar diye uyandırdık da, içlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar eğleşdiniz"?. (Ba'zıları) "Bir gün, yahud bir günün bir parçasında eğleşdik" dediler. (Diğerleri de) "Ne kadar eğlendiğinizi Rabbiniz daha iyi bilendir. Şimdi siz birinizi bu gümüş para ile şehre gönderin de baksın, onun hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Çok nazik hareket etsin, sizi hiç bir kimseye sakın hissettirmesin" dediler.
İbni Kesir
Böylece, birbirine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri; ne kadar kaldınız? dedi. Bir gün veya daha az bir müddet kaldık, dediler. Ne kadar kaldığınızı Rabbınız daha iyi bilendir. Şimdi siz, birinizi paranızla şehre gönderin de yiyeceklere baksın, hangisi daha temiz ise ondan size getirsin. Orada nazik davransın da sakın sizi kimseye duyurmasın, dediler.
Muhammed Esed Kur'an Mesajı
Derken (günü gelince) onları uykudan kaldırdık; ve (olup biteni) birbirlerine sormaya başladılar. İçlerinden biri: "(Burada) bu şekilde ne kadar kaldınız?" diye sordu. Ötekiler: "Ya bir gün ya da günün bir kısmı kadar" dediler. (İçlerinden daha derin bir sezgiyle donanmış olanlar:) "Ne kadar kaldığımızı en iyi Rabbimiz bilir" dediler ve (şöyle eklediler:) "Şimdi içinizden birini şu gümüş paralarla şehre gönderin de, baksın yiyeceklerden en temizi hangisi ise size ondan azık olarak alıp getirsin. Ama çok dikkatli davransın, sakın kimseye sizden bahsetmesin:
Şaban Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Böylece, birbirlerine sorsunlar diye onları tekrar uyandırdık. Onlardan biri şöyle dedi: "Ne kadar kaldınız?" -Bir gün veya daha az." dediler. "Ne kadar kaldığınızı en iyi Rabbiniz bilir. Şimdi, içinizden birine para verip şehre gönderin de baksın hangi yiyecek daha temiz ise ondan size azık getirsin. Çok dikkatli olun, sizi kimse hissetmesin." dediler.
Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali
(19-20) İşte, onları nasıl uyuttuysak öylece de uyandırdık. Derken aralarında konuşmaya başladılar. Birisi: "Ne kadar uykuda kaldınız?" diye sorunca bazıları: "Bir gün, belki bir günden de az!" diye cevap verdiler. Diğerleri de: "Uykuda ne kadar kaldığınızı tam tamına ancak Rabbiniz bilir." dediler. "Siz onu bırakın da, açlığımızı gidermeye bakalım. Şu akçeyi verip içinizden birini şehre gönderin de baksın hangi yiyecek daha hoş ve helal ise ondan size azık tedarik etsin." "Bir de gayet nazik ve tedbirli davransın, varlığınızı ve bulunduğunuz yeri sakın hiç kimseye hissettirmesin." "Çünkü onlar sizi ellerine geçirirlerse ya taşa tutar, ya da kendi dinlerine döndürürler, bu takdirde de ebediyyen felah bulamazsınız."
Süleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Yine böyle onları dirilttik ki, kendi aralarında (birbirlerine) sorsunlar: İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi. "Bir gün, ya da günün bir parçası (kadar kaldık)." dediler. (Fakat işin içyüzünü iyice bilmediklerinden herşeyi en iyi bilenin Allah olduğunu ifade ettiler): "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir, dediler, birinizi şu gümüş (para) ile şehre gönderin, baksın, hangi yiyecek daha temiz (ve nefis) ise ondan size bir azık getirsin; fakat çok dikkatli davransın, sakın sizi birisine sezdirmesin."
Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali
İşte böyle! Onları dirilttik ki, birbirlerine sorup dursunlar. İçlerinden biri şöyle konuştu: "Ne kadar durdunuz?" Dediler: "Bir gün yahut günün bir parçası kadar." Dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Siz şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; kentin hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin."
Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’an
İşte durum böyleyken, onları hayata döndürdük; nihayet kendi aralarında (ne olup bittiğini) sormaya başladılar. İçlerinden birinin "Bu şekilde ne kadar kaldınız?" diye sorması üzerine, diğerleri "Bir gün ya da günün bir parçası kadar" diye cevap verdiler. (O anda söze giren) daha başkaları ise şöyle dedi: "Ne kadar kaldığınızı çok iyi bilen sadece Rabbinizdir. Şimdi (bunu bırakın) da, içinizden birini şu gümüş paralarla şehre gönderin; bir bakıversin, yiyeceklerden en temiz ve uygunu hangisiyse, size rızık olarak onu getirsin; fakat çok hassas davransın ve sakın sizin varlığınızı kimseye sezdirmesin!
Erhan Aktaş Kerim Kur'an
Onları uyandırdık ve böylece birbirlerine sormaya başladılar. Onlardan biri şu soruyu sordu: "Ne kadar kaldınız?" "Bir gün veya günün bir bölümü kadar." dediler. Kimisi de: "Ne kadar kaldığınızı Rabb'iniz bilir." dedi. "Sizden birisini, gümüş paranızla şehre gönderin. Hangi yiyeceği seviyorsanız ondan yiyecek getirsin. Ve sizi kimseye sezdirmemeye dikkat etsin."
Erhan Aktaş (Eski Baskı) Kerim Kur'an
Ve böylece birbirlerine sorsunlar diye onları canlandırdık. Onlardan biri şu soruyu sordu: "Ne kadar kaldınız?" "Bir gün veya günün bir bölümü kadar." dediler. Kimisi de: "Ne kadar kaldığınızı Rabb'iniz daha iyi bilir." dediler. Sizden birisini, gümüş paranızla şehre gönderin. Hangi yiyeceği seviyorsanız ondan yiyecek getirsin. Ve sizi kimseye sezdirmemeye dikkat etsin.
Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek
Ve işte böylece, aralarında sormaları için, onlara yeniden yaşam verdik. Aralarından birisi; "Ne kadar kaldınız?" dedi. Dediler ki: "Bir gün veya günün bir parçası kadar!" Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı, Efendiniz bilir. Şimdi aranızdan birisini, şu gümüş paranızla kente gönderin. Hangi yiyecek temizse baksın; size yiyecek bir şeyler getirsin. Ayrıca, dikkatli davransın; sakın sizi kimseye sezdirmesin!"[225]
Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı Meali
İşte böyle… Onları kaldırdık ki birbirlerinin tahminlerini öğrensinler. İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız?" diye sordu. "Bir gün, belki de bir günden az" dediler. Hepsi birden: "Ne kadar kaldığımızı Rabbimiz bilir. Birimizi şu gümüş para ile kente gönderelim de hangi yiyecek daha iyi ise bize ondan karnımızı doyuracak şeyler getirsin. Çok dikkatli davransın; bizi kimseye sezdirmesin[1]" diye ilave ettiler.
Edip Yüksel Mesaj: Kuran Çevirisi
Böylece onları uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. Onlardan biri, "Ne kadar kaldınız?" diye sordu. "Bir gün, yahut günün bir parçası kadar kaldık" dediler. "Ne kadar kaldığınızı Efendiniz daha iyi bilir. Birinizi şu para ile şehre gönderelim de en temiz ve leziz yiyecekleri seçip size bir azık getirsin. Dikkatli davranarak kimsenin dikkatini üstüne çekmesin" diye eklediler.
Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir
(Onları uyuttuğumuz gibi) durumlarını birbirlerine sormaları için aynı şekilde kendilerini uyandırmıştık. İçlerinden biri "Ne kadar kaldınız?" demişti. (Kimileri) "Bir gün veya günün bir parçası kadar kaldık." demiş, (kimileri de) "Rabbiniz, kaldığınız süreyi daha iyi bilendir." cevabını vermişti. İçinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise size ondan rızık getirsin! Ayrıca nazik (dikkatli) davransın[1] ve sakın sizi kimseye sezdirmesin!
Əlixan Musayev
Beləcə onları oyatdıq ki, (nə baş verdiyini) bir-birindən soruşub öyrənsinlər. Onlardan biri: “(Burada) nə qədər qaldınız?”– dedi. (Bəziləri:) “Bir gün yaxud günün bir hissəsi qədər qaldıq”– dedilər. (Digərləri də )dedilər: “Qaldığınız müddəti Rəbbiniz daha yaxşı bilir. Birinizi bu gümüş pulunuzla şəhərə göndərin. Qoy baxsın ən təmiz yemək hansıdırsa, ondan sizə azuqə gətirsin. Amma ehtiyatlı olsun və sizin barənizdə heç kəsi duyuq salmasın!
Bünyadov-Məmmədəliyev
(Gəncləri illərlə yatırtdığımız kimi) beləcə də onları bir-birindən hal-əhval tutsunlar deyə, oyatdıq. Onların biri dedi: “(Mağarada) nə qədər qaldınız?” Onlar: “Bir gün və ya bir gündən az!” – deyə cavab verdilər. Onlardan (bəziləri isə) belə dedi: “Qaldığınız müddəti Rəbbiniz daha yaxşı bilir. İndi içərinizdən birini bu gümüş pulunuzla şəhərə (Tərsusa və ya Əfsusa) göndərin ki, görsün ən təmiz təam hansıdırsa, ondan sizə ruzi (yemək alıb) gətirsin. O, çox ehtiyatlı olsun (ağıllı hərəkət etsin) və sizin barənizdə heç kəsə bir xəbər (nişan) verməsin!
Ələddin Sultanov
Beləcə, öz aralarında bir-birindən (nə qədər vaxt yatıb qaldıqlarını) soruşsunlar deyə onları oyatdıq. Onlardan biri: “Nə qədər (yatıb) qaldınız?” - dedi. Digərləri: “Bir gün, yaxud günün bir hissəsi qədər qaldıq!” - dedilər. (Onlardan bəziləri də) dedilər ki: “Rəbbiniz, qaldığınız müddəti daha yaxşı bilir. Aranızdan birini bu gümüş pulla şəhərə göndərin ki, hansı yeməyin daha təmiz olduğuna baxsın və o ərzaqdan sizə gətirsin. O, gizlicə hərəkət etsin və qətiyyən sizi heç kimə sezdirməsin!
Rashad Khalifa The Final Testament
When we resurrected them, they asked each other, "How long have you been here?" "We have been here one day or part of the day," they answered. "Your Lord knows best how long we stayed here, so let us send one of us with this money to the city. Let him fetch the cleanest food, and buy some for us. Let him keep a low profile, and attract no attention.
The Monotheist Group The Quran: A Monotheist Translation
And it was thus that We delivered them so they would ask themselves. A speaker from among them said: "How long have you stayed?" They said: "We stayed a day or part of a day." He said: "Your Lord is surely aware how long you stayed, so send one of you with these stamped coins of yours to the city, and let him see which is the tastiest food, and let him come with a provision of it. And let him be careful and let no one notice you."
Edip-Layth Quran: A Reformist Translation
Thus We roused them so they would ask themselves. A speaker from amongst them said, "How long have you stayed?" They said, "We stayed a day or part of a day." He said, "Your Lord is surely aware how long you stayed, so send one of you with these money of yours to the city, and let him see which is the tastiest food, and let him come with a provision of it. Let him be courteous and let no one take notice of you."
Mustafa Khattab The Clear Quran
And so We awakened them so that they might question one another. One of them exclaimed, "How long have you remained ˹asleep˺?" Some replied, “Perhaps a day, or part of a day.” They said ˹to one another˺, “Your Lord knows best how long you have remained. So send one of you with these silver coins of yours to the city, and let him find which food is the purest, and then bring you provisions from it. Let him be ˹exceptionally˺ cautious, and do not let him give you away.
Al-Hilali & Khan
Likewise, We awakened them (from their long deep sleep) that they might question one another. A speaker from among them said: "How long have you stayed (here)?" They said: "We have stayed (perhaps) a day or part of a day." They said: "Your Lord (Alone) knows best how long you have stayed (here). So send one of you with this silver coin of yours to the town, and let him find out which is the good lawful food, and bring some of that to you. And let him be careful and let no man know of you.
Abdullah Yusuf Ali
Such (being their state), we raised them up (from sleep), that they might question each other. Said one of them, "How long have ye stayed (here)?" They said, "We have stayed (perhaps) a day, or part of a day." (At length) they (all) said, "Allah (alone) knows best how long ye have stayed here.... Now send ye then one of you with this money of yours to the town: let him find out which is the best food (to be had) and bring some to you, that (ye may) satisfy your hunger therewith: And let him behave with care and courtesy, and let him not inform any one about you.
Marmaduke Pickthall
And in like manner We awakened them that they might question one another. A speaker from among them said: How long have ye tarried? They said: We have tarried a day or some part of a day, (Others) said: Your Lord best knoweth what ye have tarried. Now send one of you with this your silver coin unto the city, and let him see what food is purest there and bring you a supply thereof. Let him be courteous and let no man know of you.
Abul A'la Maududi Tafhim commentary
Likewise, We roused them[1] in a miraculous way that they might question one another. One of them asked: "How long did you remain (in this state)?" The others said: "We remained so for a day or part of a day." Then they said: "Your Lord knows better how long we remained in this state. Now send one of you to the city with this coin of yours and let him see who has the best food, and let him buy some provisions from there. Let him be cautious and not inform anyone of our whereabouts.
Taqi Usmani
In this way We raised them up until they asked each other. One of them said, "How long did you tarry?" They said, “A day, or part of a day.” They said, “Your Lord knows best how long you tarried.” So, send one of you with this silver (coin) of yours to the city and let him look around which of the eatables are the purest and let him bring you some food from there. And he must act in polite manner, and must not let anyone know about you.
Abdul Haleem
In time We woke them, and they began to question one another. One of them asked, ‘How long have you been here?’ and [some] answered, ‘A day or part of a day,’ but then [others] said, ‘Your Lord knows best how long you have been here. One of you go to the city with your silver coins, find out where the best food is there, and bring some back. But be careful not to let anyone know about you:
Mohamed Ahmed - Samira
Even so We roused them that they may question one another. One of them asked: "How long have you stayed here?" They said: "A day or less than a day." "Your Lord knows best, " they said, "how long you have stayed. So send one of you to the town with this money of yours to look for wholesome food and bring it for you; but he should be careful not to let your presence known.
Muhammad Asad
And so, [in the course of time,] We awakened them; and they began to ask one another [as to what had happened to them]. One of them asked: "How long have you remained thus?" [The others] answered: "We have remained thus a day, or part of a day." Said they [who were endowed with deeper insight]: "Your Sustainer knows best how long you have thus remained. Let, then, one of you go with these silver coins to the town, and let him find out what food is purest there, and bring you thereof [some] provisions. But let him behave with great care and by no means make anyone aware of you:
Abdel Khalek Himmat Al- Muntakhab
So conditioned, We aroused them and stirred them into activity only to question each other as to the length of time they had laid themselves to rest. "How long do you think you have been in this place to repose your wearied virtues?" asked one of them. "Probably a day or less", they said. "Allah, your Creator, knows best how long. Meantime send one of you with this silver coin to town in quest of the best food and he brings back some of it to satisfy our hunger, but he must be gentle and courteous and not to attract attention or fix directly upon himself nor indirectly upon you the notice of others.
Progressive Muslims
And it was thus that We delivered them so they would ask themselves. A speaker from amongst them said: "How long have you stayed" They said: "We stayed a day or part of a day." He said: "Your Lord is surely aware how long you stayed, so send one of you with these stamped coins of yours to the city, and let him see which is the tastiest food, and let him come with a provision of it. And let him be careful and let no one take notice of you."
Shabbir Ahmed
And so, when We caused them to rise (out of the Cave), they began to ask one another (about the next step). One of them asked, "How long have you been here?" "We have been here a day or part of a day!" they answered. Finally they said, "Your Lord knows best how long. (They were so committed to their mission that they hardly noticed how the days and nights went by). Let one of you go with these silver coins to the town, and look for the best available food, and bring you some provisions. But let him exercise caution, and by no means make anyone aware of you."
Syed Vickar Ahamed
☼ Such (being their condition), We woke them up (from their sleep), that they may question each other. One of them said, "How long have you stayed (here)?" They said, "We (might) have stayed a day, or part of a day." (At the end), they (all) said, "Allah (alone) knows best how long you have stayed here... Now then you send one of you with this silver coin of yours to the town: And let him find out which is the best food (to eat) and bring some of that (food) to you, so that (you may) satisfy your hunger with it: And let him act with care and courtesy, and let him not inform anyone about you. [☼ —Most scholars affirm that Nisf-ul-Quran (i.e., the middle of the Quran) is in this holy verse.]
Sahih International (Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
And similarly, We awakened them that they might question one another. Said a speaker from among them, "How long have you remained [here]?" They said, "We have remained a day or part of a day." They said, "Your Lord is most knowing of how long you remained. So send one of you with this silver coin of yours to the city and let him look to which is the best of food and bring you provision from it and let him be cautious. And let no one be aware of you.
Ali Quli Qarai
So it was that We aroused them [from sleep] so that they might question one another. One of them said, ‘How long have you stayed [here]?’ They said, ‘We have stayed a day, or part of a day.’ They said, ‘Your Lord knows best how long you have stayed. Send one of you to the city with this money. Let him observe which of them has the purest food, and bring you provisions from there. Let him be attentive, and let him not make anyone aware of you.
Bijan Moeinian
When I woke them up, one of them asked: "How long have we been sleeping?" The others replied: “Who knows, perhaps a day or so …
George Sale
And so We awaked them from their sleep, that they might ask questions of one another. One of them spake and said, how long have ye tarried here? They answered, we have tarried a day, or part of a day. The others said, your Lord, best knoweth the time ye have tarried: And now send one of you with this your money into the city, and let him see which of its inhabitants hath the best and cheapest food, and let him bring you provision from him; and let him behave circumspectly, and not discover you to any one.
Mahmoud Ghali
And thus We made them rise again that they might ask one another (Literally: among themselves). A speaker from among them said, "How long have you lingered?" They said, "We have lingered a day, or part (Literally: some "part" of a day) of a day." (Others) said, "Your Lord knows best how long you have lingered. So send one of you forth with this money to the city, then let him look for whichever of them has the purest (Literally: most cleansed) food, so let him come up to you with a provision thereof, and let him be courteous, and definitely let no man be aware of your (presence).
Amatul Rahman Omar
And (just as We made them dormant) We raised them (to life from the state of lethargy). So that they questioned one another. One of them asked, `How long have you remained (dormant)?' (Some of them) said, `We have remained (in this state of inactivity) a day or a part of a day.' (Others) said, `Only your Lord knows best (the time) you have remained so. Now send one of you with these silver coins of yours to the city, he should see which of its (inhabitants) has the best and purest food and let him bring for you provisions from it. And let him be courteous and let him not at all apprise anyone about you.
E. Henry Palmer
Thus did we raise them up that they might question each other. Spake a speaker amongst them, 'How long have ye tarried?' They said, 'We have tarried a day or part of a day.' They said, 'Your Lord knows best your tarrying; so send one of you with this coin of yours to the city, and let him look which of them has purest food, and let him bring you provision thereof; and let him be subtle and not let any one perceive you.
Hamid S. Aziz
Had you come suddenly upon them you would surely have turned and fled away from them, and would surely have been filled by them with terror.
Arthur John Arberry
And even so We raised them up again that they might question one another. One of them said, 'How long have you tarried?' They said, 'We have tarried a day, or part of a day.' They said, 'Your Lord knows very well how long you have tarried. Now send one of you forth with this silver to the city, and let him look for which of them has purest food, and bring you provision thereof; let him be courteous, and apprise no man of you.
Aisha Bewley
That was the situation when we woke them up so they could question one another. One of them asked, ‘How long have you been here?’ They replied, ‘We have been here for a day or part of a day.’ They said, ‘Your Lord knows best how long you have been here. Send one of your number into the city with this silver you have, so he can see which food is purest and bring you some of it to eat. But he should go about with caution so that no one is aware of you,
Sam Gerrans The Qur'an: A Complete Revelation
And thus We raised them up: — that they might question one another. Said a speaker among them: “How long have you tarried?” They said: “We have tarried a day, or a part of a day.” Said they: “Your Lord best knows how long you have tarried. Then send one of you with this coin of yours to the city, and let him see what food is purest and bring you a provision therefrom; and let him be circumspect, and let not anyone be aware of you.
Эльмир Кулиев
Так Мы пробудили их для того, чтобы они расспросили друг друга. Один из них сказал: "Сколько вы пробыли здесь?" Они сказали: "Мы пробыли день или часть дня". Они сказали: "Вашему Господу лучше известно о том, сколько вы пробыли. Пошлите одного из вас в город с вашими серебряными монетами. Пусть он посмотрит, какая еда получше, и принесет вам ее поесть. Но пусть он будет осторожен, чтобы никто не догадался о вас.