6.
Enam Suresi
Elmalılı Hamdi Yazır
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
1. Hamd o Allahın hakkıdır ki Gökleri ve yeri yarattı zulmetleri ve nuru yaptı, sonra da Hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar
2. O, o halıktır ki sizi bir çamurdan yarattı, sonra bir eceli bitirdi bir ecel de nezdinde müsemma, sonra da siz daha şübhe ediyorsunuz
3. Halbuki o Göklerde de Allah yerde de, sizin içinizi de bilir, dışınızı da, daha ne kesbedeceksiniz onu da bilir
4. Böyle iken onlara Rabb'larının ayetlerinden herhangi bir ayet gelmiyor ki mutlak ondan yüz çevirmiş olmasınlar.
5. İşte en belli hak geldiği zaman da kendilerine yalan dediler, fakat yakında onlara ne ile istihza etmekte olduklarının haberleri gelecek
6. Görmediler mi önlerinde kaç karın helak ettik, bu yerde onlara size vermediklerimizi vermiştik ve üzerlerine Semayı bol bol salıvermiştik, ırmakları ayaklarının altından akar bir hale getirmiştik, öyle iken onları günahlarıyle helak ettik de arkalarından yeni bir karın olarak başkalarına neş'et verdik
7. Sana kağıt üzerinde yazılmış olarak bir kitab indirseydik de onu elleriyle yoklasaydılar her halde o küfürlerinde ınad edenler yine diyeceklerdi ki "bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil"
8. Bir de "şunun üzerinde bir Melek indirilse de görsek a" diyorlar eğer öyle bir Melek indirse idik her halde iş bitirilmiş olur, kendilerine bir an bile göz açtırılmazdı
9. Kendisini bir Melek kılaydık yine onu bir er kılacaktık ve düşmekte bulundukları şübheye onları yine düşürecektik
10. Kasem olsun ki (ya Muhammed) senden evvel gönderilen Peygamberlerle de eğlenildi, fakat o eğlenildikleri hak, o maskaralığı edenleri çebçevre kuşatıverdi
12. Kimin şu Göklerdeki ve Yerdeki? de "Allahın" de, o kendi uhdesine rahmeti yazdı, her halde sizi kıyamet gününe toplıyacak, bunda şüpheye mahal yok, nefislerine yazık edenlerdir ki iyman etmezler
14. Ya, de: O göklerin yerin yaradanı Allahdan başkasını mı veliy ittihaz edeceğim? Halbuki o besliyor da kendisi beslenmekten münezzeh bulunuyor ve ben cidden ehli islamın birincisi olmakla emrolundum ve sakın müşriklerden olma! buyuruldu
16. Kim kendisinden o gün azab bertaraf edilirse işte onu rahmetiyle yarlıgamıştır. Ve işte ıyan beyan kurtuluş odur.
17. Eğer Allah sana bir keder dokundurursa onu ondan başka açacak yoktur ve eğer sana bir hayır dokundurursa yine o her şeye kadirdir
19. De ki: "Hangi şey şehadetçe en büyüktür?" De ki "Allah şahid benimle sizin aranızda" ve bana bu Kur'an vahy olundu ki sizi ve her kime irerse onu bununla inzar edeyim: Ya siz, Allah ile beraber diğer ilahlar olduğuna gerçekten şehadet mi ediyorsunuz? De ki: Ben şehadet etmem, De ki hakıkat ancak şu; O bir tek ilah, ve şübhesizki ben sizin şeriklerinizden temamen beriyim.
20. Kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin uleması o Peygamberi kendi oğullarını bilir gibi bilirler, kendilerine yazık edenlerdir ki ancak iyman getirmezler
21. Allaha iftira ederek yalan uyduran veya onun ayetlerine yalan deyen kimseden daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki zalimler felah bulmazlar
22. Hele hepsini Mahşere toplıyacağımız, sonra o şirk koşanlara diyeceğimiz gün: Hani nerede o sizin zu'm etmekte olduğunuz şerikleriniz?
23. Sonra başka fitnelik edemiyecekler sade şöyle diyecekler: Rabbimiz Allaha yemin ederiz: Vallahi bizler müşrik değil idik
24. Bak vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler, gaib oluverdi de kendilerinden o uydurdukları ma'budlar
25. İçlerinden kimi de vardır seni Kur'an okurken dinler fakat biz onların kalblerine onu zevkıyle anlamalarına mani' kabuklar geçirmişizdir, kulaklarında da bir ağırlık vardır, her mu'cizeyi görseler de iyman etmezler, hatta sana geldiklerinde seninle cidal yapmağa kalkışarak der ki o hak tanımaz kafirler: "bu, eskilerin esatırinden başka bir şey değil"
26. o birleri ise hem ona yaklaşmaktan nehyederler, hemde kendileri ondan uzaklaşırlar ve bu suretle mücerred nefislerini helak ederler de farkına varmazlar
27. görsen, ateşin başına durdurulub da: ah! dedikleri vakıt: ah nolurdu bir geri çevrilsek de rabbımızın ayetlerini inkar etmesek mü'minlerden olsaktı
28. hayır evvelce gizleyib durdukları karşılarına çıktı da ondan, yoksa geri çevrilselerdi mutlak o nehyedildikleri fenalığa yine döneceklerdi, şüphesiz yine yalancılar
29. yine dönüb: "hayat, sırf Dünya hayatımızdan ibaret, biz bir daha dirilecek değiliz" diyeceklerdi
30. hem görsen onları: rablerinin huzuruna durdukları vakıt! nasıl, deyecek; şu gördüğünüz hak değil mi imiş? Evet, rabbımız hakkı için diyecekler, o halde buyuracak: tadın azabı, küfrettiğinizin cezası
31. hakikat hüsranda kaldı o: Allahın karşısına çıkacaklarını inkar eden kimseler ki nihayet saat gelib ansızın kendilerini bastırıverince "eyvah! hayatta yaptığımız taksırlerden dolayı hasretlerimize bak" derler o dem ki bütün veballerini sırtlarına yüklenmiş götürüyorlardır, bak ki ne fena yükler götürüyorlar!
32. Dünya hayatı, bir oyundan, bir oyalanmadan başka nedir? Elbette dar-i Âhıret korunan müttekıler için daha hayırlıdır, hala akıllanmayacak mısınız?
33. Celalim hakkı için biliyoruz ki söyledikleri laf seni cidden incitiyor, maamafih onların yalancı dedikleri sen değilsin, lakin zalimler Allahın ayetlerine cehudluk ediyorlar
34. Celalim hakkıyçin senden önce gönderilen Peygamberler tekzib olundu da tekzib ve eza edilmelerine karşı sabrettiler, nihayet kendilerine nusratımız geldi, öyle ya Allahın kelimatı va'dini değiştirebilecek hiç bir kuvvet yoktur, alimallah sana mürselin kıssalarından haber de geldi
35. Eğer onların omuz dönmeleri, sana pek ağır geliyorsa haydi kendi kendine yerin dibine inecek bir baca veya göklere çıkacak bir merdiven arayıb da onlara bam başka bir ayet getirmeğe gücün yettiği takdirde hiç durma, Allah dilemiş olsa idi elbette onları hidayet üzre toplardı o halde sakın cahillerden olma
36. Sade işitmesi olanlar da'vete icabet eder, ölülere gelince onları Allah diriltir sonra hepsi onun huzuruna çıkarılırlar
37. Durmuşlar da ona bambaşka bir ayet indirilse ya diyorlar, de ki: şüphesiz Allah öyle bir mu'cizeyi indirib durmağa kadirdir ve lakin ekserisi bilmezler
38. hem yerde debelenen hiç bir hayvan ve iki kanadiyle uçan hiç bir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasınlar, biz kitabda hiç bir tefrıt yapmamışızdır, sonra hepsi toplanır Rablarına haşrolunurlar
39. Ayetlerimize yalan diyenler, bir takım sağırlar ve dilsizlerdir, zulmetler içindedirler, kimi dilerse Allah şaşırtır, kimi de dilerse bir tarikı müstekim üzerinde bulundurur
40. De ki: bir düşünürmüsün kendinizi? eğer Allahın azabı başınıza gelir veya o saat başınıza gelirse Allahdan başkasına mı dua edersiniz? eğer doğru söylerseniz söyleyin bakayım?
41. Doğrusu yalnız ona dua edersiniz de dilerse o feryada geldiğiniz belayı üzerinizden kaldırır ve o lahza siz o şirk koşduklarınızın hepsini unutursunuz
42. Celalim hakkı için senden önce bir takım ümmetlere Resuller gönderdik dinlemediler de onları şiddetler ve zaruretlerle sıktık gerek ki yalvarsınlar diye
43. Hiç olmazsa böyle tazyikımız geldiği vakıt bari yalvarsaydılar ve lakin kalbleri katılaşmış, Şeytan da her ne yapıyorlar ise kendilerine süslü göstermişti
44. Bu sebeble vaktaki edilen ıhtarları unuttular, üzerlerine her şey'in kapılarını açıverdik, nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbeslik ile tam ferahlandıkları sırada ansızın tuttuk kendilerini yakalayıverdik ne bakarsın hepsi bir anda bütün ümidlerinden mahrum düştüler
46. De ki söyleyin bakayım: Eğer Allah sizin kulaklarınızı ve gözlerinizi alıverir ve kalblerinizi mühürleyiverirse kimdir Allahdan başka bir ilah ki onu size getirib verecek? Bak biz ayetlerimizi nasıl evirib çevirib türlü suretlere sokuyoruz? Sonra da onlar nasıl geçiveriyorlar?
47. De ki: Gördün mü kendinizi: Şayed Allahın azabı ansızın yahud açıktan başınıza geliverirse zalimler güruhundan başkası mı helak olacak?
48. Biz o gönderilen Peygamberleri ancak rahmetimizin müjdecileri, ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz, onun için kim iyman edib salah yolunu tutarsa onlara korku yoktur ve mahzun olacaklar onlar değildir
50. De ki "ben size Allahın hazineleri benim yanımdadır demem gaybı da bilmem, size ben melekim de demem, ben ancak bana verilen vahye ittiba' ederim"; de ki: "Kör, görenle bir olur mu? Artık bir düşünmez misiniz?"
51. Hem bununla şunları inzar eyle ki rablarının huzuruna haşrolunacaklarından korkarlar, öyle ki kendileri için onun huzurunda ne bir dost ne bir şefaatci yok, gerektir ki onlar korunurlar
52. Ve öyle rablarının cemalini istiyerek sabah, akşam ona dua edenleri yanından koğayım deme, sana onların hisabından bir şey yok, senin hisabından da onlara bir şey yok ki biçareleri koğub da zalimlerden olacaksın
53. Böyle ba'zılarını ba'zısiyle fitneye de düşürmüşüzdür ki şöyle desinler: A!... Şunlar mı o Allahın aramızdan lutfuna layık gördüğü kimseler? Allah şükreden kullarını daha iyi bilir değil mi?
54. Ayetlerimize iyman ediyor olanlar yanına geldikleri zaman da de ki "selam sizlere rabbınız kendine rahmeti yazdı, içinizden her kim bir cahillikle bir kabahat yapmış, sonra arkasından tevbe edib düzelmiş ise ona karşı gafur, rahim olmayı irade buyurdu
56. De ki ben sizin Allahdan başka taptıklarınıza ibadet etmekten nehyedildim, de ki: ben sizin hevalarınıza tabi' olmam, o takdirde şaşırmışım ve ben hidayete irenlerden değilmişim demek olur
57. De ki ben rabbımdan bir beyyine üzerindeyim, siz ise onu tekzib ettiniz, acele istediğiniz azab benim elimde değil, huküm ancak Allahındır, o hakkı anlatır, hem o da'va fasledenlerin en hayırlısıdır
58. De ki: O acele istediğiniz benim elimde olsa idi sizinle aramızda iş çoktan huküm giymişti maamafih haksızları Allah daha çok bilir
59. Gaybin anahtarları onun yanındadır, onları ancak o bilir, hem kara ve denizde ne varsa bilir, bir yaprak düşmez, ve Arzın zulümatı içine bir habbede gitmez ki o bilmesin, ne bir yaş ne de bir kuru yoktur ki her hal bir kitabı mübinde olmasın
60. O odur ki sizleri geceleyin kendinizden geçirir alır, bununla beraber gündüz kazandıklarınızı bilir tutar, sonra sizi onun içinde ba'seder ki mukadder olan bir ecel tamamlansın, sonra onadır yine nihayet dönümünüz, sonra size haber verecek neler işliyordunuz
61. Kullarının fevkında kahir o, üzerinize harekatınızı zabteden hafaza gönderir, hatta birinize ölüm geldiği vakit onu gönderdiğimiz Melekler kabzederler ve onlar vazifelerinde kusur etmezler
62. Sonra o kabzolunanlar hak mevlaları Allaha redd-ü teslim edilirler, agah olun, huküm onun, ve o hisab görenlerin en seri'ı
63. De ki kim kurtarır sizi o karanın, denizin zulmetlerinden, gizliden gizliye yalvara yalvara dualar ederek dediğiniz demler: Ahdimiz olsun eğer bizi bundan kurtarırsan şeksiz şüphesiz şakirinden oluruz
65. De ki o size üstünüzden veya altınızdan bir azab salıvermeğe, yahud birbirinize katıb ba'zınızın ba'zınızdan hıncını tattırmaya da kadirdir, bak ayetleri nasıl tasrif ediyoruz, gerek ki fıkhiyle anlasınlar
68. Ayetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakıt da kendilerinden yüz çevir, ta ki başka bir söze dalsınlar, şayed Şeytan bunu sana bir an unutturursa hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler güruhu ile beraber oturma
69. Gerçi Allahdan korkanlarla onların hisabından bir şey düşmez velakin bir ıhtar olur, belki sakınırlar
70. Bırak o dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatı kendilerini aldatmış bulunan kimseleri de bu vesiyle ile şunu ıhtar et ki bir nefis kendi kesbiyle besalet kabzasına düşmeye görsün o vakıt Allahın huzurı celalinde ona başka ne bir sahabet eden bulunur ne bir şefaat, her dürlü fidyeyi denkleştirse bile kabul edilmez, onlar azabın kabzai besaletine teslim olunmuş kimselerdir, nankörlük ettiklerinden dolayı onlara sade hamimden bir şerab ve elim bir azab vardır
71. De ki hiç biz Allahı bırakır da bize ne menfaat ne zarar yapamıyacak nesnelere yalvarır mıyız? ve Allah bizi hidayetine kavuşturmuş iken ardımıza döner miyiz? o avanak gibi ki Arzda şaşkın şaşkın dolaşırken kendini şeytanlar ayartıb uçuruma çekmekte, beride ise arkadaşları var bize gel diye onu doğru yola çağırıb duruyorlar, de ki her halde hidayet Allah hidayeti ve biz şöyle emr edildik: Halıs müslim olalım rabbülalemine
73. Ve o Gökleri, Yeri yaradan hakkıyle o, hem ol! diyeceği gün o da oluverir. Hak onun dediği, Sur üfürüleceği gün de mülk onun, hem gaybe alim hem şehadete, hakim odur, habir o
74. Vaktiyle İbrahim babası Azere ne demişti? Sen putları kendine bir sürü ilah ediniyorsun öyle mi? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir dalal içinde görüyorum
76. vakta ki üzerini gece kapladı bir yıldız gördü "bu imiş rabbım" dedi, derken batıverince "ben öyle batanları sevmem" dedi
77. vaktaki ay doğmak üzere iken gördü "bu imiş rabbım" dedi, derken batınca "kasem ederim ki, dedi, rabbım beni hidayetine mazhar etmese idi muhakkak şu şaşkın kavmden olacakmışım"
78. vaktaki güneş doğmak üzere iken gördü "bu imiş rabbim, bu hepsinden büyük" dedi, o da batınca "ey kavmim, dedi: haberiniz olsun ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden beriim."
79. "Ben her dinden geçib sade hakka eğilerek yüzümü o Gökleri ve Yeri yaratmış olan fatıre döndüm ve ben müşriklerden değilim"
80. kavmi de kendisine karşı ıhticaca kalkıştı, o, siz, dedi: bana Allah hakkında ıhticaca mı kalkışıyorsunuz? Halbuki o bana hakikati doğrudan doğru gösterdi, sizin ona şirk koştuğunuz şeylerden ise ben hiç bir zaman korkmam, rabbım dilemedikce onlar bana hiç bir şey yapamaz, rabbin her şey'i ılmen ihata buyurdu, artık bir düşünmez misiniz?
81. Hem nasıl olur da ben sizin şirk koştuklarınızdan korkarım; baksanız a siz Allahın hiç bir bürhan indirmediği şeyleri ona şerik koşmaktan korkmuyorsunuz? Şu halde korkudan emin olmağa iki taraftan hangisi ehakk? Eğer bilecekseniz
82. İyman edib de iymanlarını bir haksızlıkla telbis etmiyen kimseler işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler onlardır
83. Bu işte bizim o huccetimiz ki kavmine karşı İbrahime vermişdik, biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz, şüphesiz ki rabbın hakim, alimdir
84. Bundan maada ona İshak ile Ya'kubu da ihsan ettik ve her birini hidayete irdirdik, daha evvel Nuhu irdirmiştik, zürriyyetinden Davudu da, Süleymanı da, Eyyubu da, Yusüfü de, Musayı da, Harunu da, işte muhsinlere böyle mükafat ederiz
87. Atalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da, ve hep bunları seçtik ve hep bunları bir doğru yola hidayetçi kıldık
88. İşte o yol Allah hüdasıdır, o bunu kullarından dilediğine hidayet eyler, ve eğer bunlar şirketmiş olaydılar bütün mesaileri heder olmuş gitmişti
89. İşte bunlar kendilerine kitab, huküm, nübüvvet verdiğimiz kimseler, şimdi şu karşıdakiler buna körlük ediyorlarsa biz ona körlük etmiyen bir ümmeti müvekkel kılmışız
90. İşte o Peygamberler Allahın hidayetine iriştirdiği kimseler, sen de onların gittiği yoldan yürü, ben, de: Buna karşı sizden bir ecr istemem, o mahza alemini irşad için ilahi bir yadigardır
91. Allahı gereği gibi tanıyamadılar, çünkü bir Allah beşere bir şey indirmedi dediler, de ki kim indirdi o, Musanın insanlara bir nur, bir hidayet olarak getirdiği kitabı? ki siz onu parça parça kağıtlar yapıyorsunuz, bunları ortaya atıyorsunuz da bir çoğunu gizliyorsunuz, bununla beraber şimdi size ne sizin ne atalarınızın bilemediğiniz hakıkatlar öğretilmekte, Allah, de: Sonra bırak onları daldıkları batakta oynaya dursunlar
92. İşte bu da bizim indirdiğimiz bir kitab, feyz-u bereketi Dünyayı tutacak, evvelki kitablar bu tasdık etmedikçe mu'teber olmıyacak, bir de ümmülkurayı ve hem bütün çevresindekileri inzar edesin diye ki Ahıreti te'min edecekler buna iyman ederler ve onlar namazlarının üzerine muhafız olurlar
93. Uydurduğu yalanı Allaha isnad eden veya kendine birşey vahy edilmemişken bana vahy olunuyor diyen kimseden, bir de Allahın indirdiği ayetler gibi ben de indireceğim demekte olan kimseden daha zalim kim olabilir? Görsen o zalimler ölüm dalgaları içinde boğulurken Melaike ellerini uzatmış çıkarın, diye: canlarınızı bu gün zillet azabiyle cezalanacaksınız, çünkü Allaha karşı hakk olmıyanı söylüyordunuz ve çünkü Allahın ayetlerinde istikbar ediyordunuz
94. Celalim hakkı için işte geldiniz: bize teker teker: ilk defa yarattığımız gibi ve o size bahş edib hayalına daldırdığınız servetleri arkalarınızın gerisine bıraktınız, hani o sizin mevcudiyyetinizde şüreka olduklarını zu'm ettiğiniz şefaatçılarınızı da yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya aranızdaki rabıtalar didik didik koptu ve o zu'm ettiklerinizin hepsi sizden gaib olub gitti
95. Allah o daneleri, çekirdekleri pörtleten, ölüden diri çıkarır, ve diriden ölü çıkaran, işte size söyliyorum Allah o, şimdi söyleyin nereden çevriliyorsunuz?
96. O, tan attırıb sabah çıkaran, geceyi bir aramgah kılmış, Şems-ü Kameri de birer nişanei hisab, o işte o aziz, alimin takdiri
97. Hem odur, o ki karada ve denizde yolu doğrultmanız için size yıldızları sebeb kılmıştır, hakikat ilim ehli olanlar için ayetleri tafsıl eyledik
98. Hem odur, o ki sizi bir tek nefisten halketti, demek bir müstekar bir de müstevda' var, hakıkat ince anlayışlı fıkıh ehli olanlar için ayetleri tafsıl eyledik
99. Yine odur, o ki Semadan bir su indirdi, derken onunla her şeyin nebatını çıkardık, derken ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üzerine binmiş daneler çıkarıyoruz, hurma ağacından da tal'ından sarkan salkımlar ve üzümlerden bağlar, zeytunu da narı da birbirine benzer benzemez, bakın her birinin meyvesine: Bir meyve verdiği vakıt, bir de kemale erişine, şüphesiz şu size gösterilende iyman ehli olanlar için bir çok ayetler vardır
100. (100-101) Bir de tuttular Allaha Cinleri (gizli mahlukları) şerik koştular, halbuki o onları yarattı, bundan başka ona oğullar ve kızlar saçmaladılar, ne dediklerini bildikleri yok, onun zatı sübhanisi semavat ve yerin mübdii, ona veled nasıl tasavvur edilir? ki bir eşi bulunmak mümkin değil, o her şeyi yaratmış ve her şeye alim
101. (100-101) Bir de tuttular Allaha Cinleri (gizli mahlukları) şerik koştular, halbuki o onları yarattı, bundan başka ona oğullar ve kızlar saçmaladılar, ne dediklerini bildikleri yok, onun zatı sübhanisi semavat ve yerin mübdii, ona veled nasıl tasavvur edilir? ki bir eşi bulunmak mümkin değil, o her şeyi yaratmış ve her şeye alim
102. İşte size bu evsaf ile işaret olunan zati a'ladır Allah rabbınız, başka tanrı yok ancak o, her şey'in halikı o, o halde ona kulluk edin, her şey'e karşı dayanılacak vekil de o
104. Hakıkat Rabbınızdan size bir çok basıretler geldi artık kim gözünü açar görürse kendi lehine, kim de körlük ederse kendi aleyhinedir ve o halde ben size karşı muhafız değilim
105. yine ayetleri böyle şekilden şekle koyuyoruz ki hem o körlük edenler sana ders almışsın desinler, hem onu ilmi şanından olanlar için tebyin edelim
107. Allah dilese idi müşrik olmazlardı, biz seni onların üzerine mürakıb göndermedik, sen onlara vekil de değilsin
108. Maamafih onların Allahdan beride taptıklarına sebb de etmeyin ki cehaletle tecavüz ederek Allaha sebbetmesinler; her ümmete böyle amellerini tezyin etmişizdir, sonra ise hep dönüp Allaha varacaklar, o vakıt kendilerine temamen haber verecek ne yapıyorlardı
109. Bir de olanca yeminleriyle Allah kasem ettiler ki: eğer kendilerine bambaşka bir ayet gelirse imiş her halde ona iyman edeceklermiş, de ki "Ayetler ancak Allahın nezdinde" siz ne bileceksiniz ki doğrusu: onlar o ayet geldiği vakit de iyman etmiyecekler
110. Biz onların kalblerini ve gözlerini ters döndürürüz, ilkin buna iyman etmedikleri gibi bırakıveririz kendilerini de tuğyanları içinde kör körüne bocalar giderler
111. Biz onlara dedikleri gibi Melekler indirmiş olsak da, ölüler kendilerile konuşsa da, ve bütün mevcudatı karşılarında fevc fevc haşrederek kefil göstersek de yine ihtimali yok iyman edecek değillerdi, meğer ki Allah dilemiş olsun, lakin çokları bu hakıkatin cahili bulunuyorlar
112. Ve böyle biz her peygambere ins-ü cinn şeytanlarını düşman kılmışızdır, bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını telkın eder dururlar, eğer rabbın dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak şunları uydurdukları hurafat ile haşrolsunlar
113. Bir de o yaldızlı lafa Ahırete inanmıyanların gönülleri aksın ve onu hoşlansınlar ve bu ele geçirmekte oldukları varidatı elde etsinler diye öyle yaparlar
114. Şimdi de: Allah size mufasselen kitab indirmiş iken ben Allahtan başkasını mı hakem istiyeceğim? kendilerine kitab verdiklerimiz de bilirler ki o temamiyle hakk olarak senin rabbından indirilmiştir, sakın şübhelenenlerden olma
115. Rabbının kelimesi doğrulukça da, adaletçe de tam kemalindedir, onun kelimelerini değiştirebilecek yok, semi' o, alim o
116. Yerdekilerin ekserisine uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar, onlar sırf zann ardında gider ve sade atarlar
118. O halde eğer onun ayetlerine inanan mü'minler iseniz üzerlerine Allah ismi anılmış olanlardan yeyin
119. O size muztarr olduklarınız müstesna olmak üzere haram kıldığı neler ise ayrı ayrı bildirmiş iken üzerlerine Allah ismi anılmış olanlardan neye yimeyeceksiniz? Evet bir çokları bildiklerinden değil, mücerred hevalariyle halkı behemehal dalalete düşürüyorlar, şüphesiz ki rabbındır o mütecavizleri en ziyade bilen
120. Günahın açığını da bırakın gizlisini de, çünkü günah kazananlar yarın kazandıklarının cezasını muhakkak çekecekler
121. Üzerlerine Allah ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü o, kat'i bir fisktır, bununla beraber Şeytanlar kendi yararına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka telkınatta bulunacaklardır, eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriksinizdir
122. Hem bir adam ölü iken biz onu diriltmişiz ve kendisine bir nur vermişiz, insanlar içinde onunla yürüyor, hiç o bittemsil zulmetler içinde kalmış ve ondan bir türlü çıkamıyacak bir halde bulunan kimse gibi olurmu? Fakat kafirlere ameller öyle yaldızlı gösterilmektedir
123. Böyle her karyede de mücrimlerinin büyüklerini mevki'de bulundurmaktayızdır ki orada mekir yapsınlar, halbuki bunlar, mekri başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar
124. Bunlara bir ayet geldiği zaman Allahın Peygamberlerine verilen risalet ayniyle bizlere verilmedikçe sana asla iyman etmeyiz diyorlar, Allah, risaletini nereye tevdi' edeceğini daha iyi bilir, mekkarlıklarından dolayı öyle mücrimlere yarın Allah yanında hem bir küçüklük hem pek şiddetli bir azab ısabet edecek
125. Hasılı Allah her kimi hidayetine irdirmek isterse, islama sinesini açar, gönlüne genişlik verir, her kimi de dalalete bırakmak isterse onun da kalbini daraltır öyle sıkıştırır ki sanırsın öfkesinden göke çıkacak, iymana gelmezleri Allah o murdarlık içinde hep böyle bırakır
126. bu islam ise doğrudan doğru rabbının yolu, cidden aklını başına alacak bir kavm için ayetleri tafsıl eyledik
127. rablarının ındinde selam yurdu "darü's-selam" onlarındır, bütün yapacak oldukları işlerde kendilerinin velisi de odur
128. O hepsini toplayıp haşredeceği gün: ey Cin ma'şeri! Hakikaten şu İnse çok ettiniz!.. diye, bunların İnsten olan yardakları, ya rabbena, diyecekler: yekdiğerimizden istifade ettik ve bizim için takdir buyurmuş olduğun ecele yettik, buyuracak ki: Ateş ikametgahınız, Allahın dilediği zamanlardan başka hepiniz ondasınız, hakikat rabbin hakimdir, habirdir
130. Ey İns-ü Cin ma'şeri! İçinizden size ayetlerimi anlatır ve bu gününüzün gelip çatacağını haber verir Peygamberler gelmedimi? Ya rabbena, diyecekler: kendilerimizin aleyhine şahidleriz; evet, Dünya hayatı onları aldattı da kendi aleyhlerinde olarak kafir idiklerine şahid oldular
133. Rabbın ganiy, merhametli, yoksa dilerse sizi ortadan kaldırır, arkanızdan yerinize dilediğini getirir, nasıl ki sizi başka bir kavmın zürriyyetinden inşa buyurdu
135. Ey kavmım, de: Bütün kuvvetinizle yapın yapacağınızı ben vazifemi yapıyorum, artık yakında bileceksiniz: Dünya evinin sonu kimin olacak? Şu muhakkak ki zalimler felah bulmazlar
136. Tuttular Allah için onun yarattıklarından: Hars ve en'amdan bir hıssa ayırdılar, zuumlarınca şu, dediler: Allah için, şu da şeriklerimiz için, amma şerikleri için olan Allah tarafına geçmez, Allah için olana gelince o şerikleri tarafına geçer, ne fena hukumet yapıyorlar
137. Yine bunun gibi müşriklerden çoğuna evladlarını öldürmeyi de o taptıkları şerikler iyi bir şey gibi gösterdi, hem kendilerini ifna etmek için, hem dinlerini berbad edib şaşırmak için, eğer Allah dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak onları uydurdukları kanunlarla ne halleri varsa görsünler
138. Zu'umlarınca dediler ki "şunlar ilişilmez en'am ve hars, bunları ancak dilediğimize yedireceğiz, şunlar da sırtları haram edilmiş, en'am" diğer bir takım en'amı da Allahın ismini anmadan boğazlarlar, hep bunları Allaha iftira ederek yaparlar, iftira ettikleri için Allah yakında cezalarını verecek
139. Bir de "şu en'amın karınlarındaki yavrular sırf erkeklerimizin, kadınlarımıza ise haram, eğer ölü doğarsa o vakıt onda hepsi ortak" dediler, Allah onlara isnadlarının cezasını yakında verecek, her halde o hakimdir, alimdir
140. Bilgisizlikle düşüncesizlikle evladlarını öldürenler ve Allahın kendilerine merzuk buyurduğu ni'metleri Allaha iftira ederek haram ve memnu' kılanlar şübhe yok ki ziyan ettiler. Şübhe yok ki yanlış gittiler, ve hiç bir zeman muvaffak olmadılar
141. O ma'ruş ve gayri ma'ruş Cennet asa bağları: O tatları, yemişleri muhtelif mezruatı, o hurmaları, zeytinleri, narları, birbirlerine hem benzer hem benzemez bir halde vücude getiren hep odur, her biri mahsul verince mahsulünden yiyin, hasad günü hakkını da verin, bununla beraber israf etmeyin, çünkü o israf edenleri sevmez
142. En'am içinden gerek yük götüreni ve gerek serileni vücude getiren de o, Allahın size merzuk kıldığı ni'metlerden yiyin fakat Şeytanın adımlarına uymayın, çünkü o sizin için açık bir düşmandır
143. Sekiz eş: koyundan iki, keçiden iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Eğer sadıksanız bana bir ilm ile haber verin
144. Ve deveden iki, sığırdan iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Yoksa Allah size bu tahrimi ferman buyururken şahidler miydiniz? Öyle bigayri ilmin nası idlal için uydurduğu yalanı Allaha isnad edenlerden daha zalim kim olabilir? Her halde Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz
145. De ki: Bana vahyolunanlar içinde bu haram dediklerinizi yiyecek bir adama haram kılınmış bir şey bulmuyorum, meğer ki şunlar olsun: Ölü yahud dökülen kan yahud hınzir eti ki o şübhesiz bir pistir yahud Allahtan başkasının ismi anılmış sarih bir fisk, ki bunlarda da her kim muztarr olursa diğer bir muztarra tecavüz etmediği ve zaruret mıkdarını aşmadığı takdirde şüphe yok ki Allah gafurdur rahimdir
146. Yehudilere her tırnaklıyı haram kıldık, bir de bunlara sığır ve en'amdan sırtlarında olan veya bağırsakları üzerinde bulunan veya kemikle ıhtilat eden kuyruk kısmından maada yağlarını dahi haram kıldık fakat bunu onlara bağıyleri yüzünden bir ceza yaptık, şüphesiz biz her hususta sadıkız.
147. Bunun üzerine seni tekzibe yeltenirlerse, de ki rabbınız bitmez tükenmez bir rahmet sahibi, fakat mücrimler güruhundan be'si de reddedilemez
148. Müşrik olanlar diyecekler ki: Allah dilese idi ne biz müşrik olurduk ne atalarımız, ne de bir şey haram kılabilirdik, bunlardan evvelkiler de böyle tekzib etmişlerdi, nihayet azabımızı tattılar, hiç de, ilim denecek bir şey'iniz varmı ki bize çıkarasınız? Siz sırf bir zann ardından gidiyorsunuz ve siz ancak atıyorsunuz
150. Haydin, de: Allah bunu haram etti diye şehadet edecek şahidlerinizi getirin, eğer gelir şehadet ederlerse sen onlarla beraber şehadet etme, ayetlerimizi tekzib edenlerin, o Ahırete inanmıyanların hevalarına tabi' olma, nasıl olursun ki bunlar rablarına başkasını denk tutuyorlar
151. De ki: geliniz size rabbınız neleri haram kıldı okuyayım: ona hiç bir şey'i şerik koşmayın, babanıza ananıza iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden evladınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkınızı biz veririz, fevahışe: açığına da, gizlisine de yanaşmayın, Allahın muhterem kıldığı nefsi haksız öldürmeyin, işittiniz a, işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki aklınız erer
152. Ve yetim malına yaklaşmayın, ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel suretle başka, ölçeği tartıyı tam ve denk tutun, bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz, söz sahibi olduğunuz vakit de hep adaleti gözetin velevse hısım olsun, Allahın ahdını yerine getirin, işittiniz a işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki düşünür tutarsınız
153. bir de şu: benim dosdoğru yolum, hep onu ta'kıb edin, başka yollar ta'kıb etmeyin ki sizi onun yolundan saptırıb parçalamasınlar, duydunuz a işte size o bunu ferman buyurdu gerektir ki korunur, müttekı olursunuz
154. Sonra biz Musaya o kitabı verdik ki güzel tatbık edene tamamlamak, ve her şeyi tafsıl etmek ve bir hidayet, bir rahmet olmak için, gerektir ki onlar rablarının likasına iyman etsinler
155. Bu ise tam bir kitab, onu biz indirdik, çok mübarek, bundan böyle buna tabi' olun ve korunun gerektir ki rahmetimize iresiniz
156. Demiyesiniz ki: Kitab yalnız bizden evvel iki taifeye indirildi ve doğrusu biz onların tedrisatından kat'ıyyen gafil bulunuyoruz
157. Yahud demiyesiniz ki: Eğer bize kitab indirilmiş olsa idi her halde onlardan daha ziyade muvaffak olurduk, işte size rabbınızdan beyyine geldi, hidayet de geldi, rahmet de geldi, artık Allahın ayetlerini inkar eden ve onlardan men'a kıyam eyliyenden daha zalim kim olur? Elbette biz o, ayetlerimizi men'a kıyam edenleri bu kabahatleri yüzünden azabın en müdhişiyle cezalandıracağız
158. Onlar ancak şunu gözetiyorlar: ki kendilerine Melekler geliversin veya rabbın geliversin veya rabbının ba'zı alametleri geliversin, rabbının ba'zı alametleri geldiği gün, evvelce iyman etmemiş veya iymanında bir hayır kazanmamış bir nefse o günkü iymanı hiç bir faide vermez, de ki gözetin, çünkü biz şüphesiz gözetiyoruz
159. Dinlerini tefrikaya düşürüb de şiy'a şiy'a olanlar var a, senin onlarla hiç bir alakan yoktur, onların işi Allaha kalmıştır, sonra o kendilerine ne ettiklerini haber verir
160. Kim bir hasene ile gelirse ona on misli verilir, kim de bir seyyie ile gelirse ona ancak misliyle ceza edilir ve hiç birine haksızlık edilmez
161. De ki: beni, rabbım şeksiz dosdoğru bir yola hidayet buyurdu, doğru payidar bir dine, başka dinlerden sıyrılıb sade hakka müteveccih haniyf olan İbrahimin milletine ki o hiç bir zaman müşriklerden olmadı
