36.
Yasin Suresi
Bayraktar Bayraklı
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir/Ataları uyarıldıkları halde gaflet içinde olan bir toplumu uyarman için indirilmiştir.
8. Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanacak olan demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
9. Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları çepeçevre kuşattık. Artık göremezler.
11. Sen ancak, Kur'an'a uyan ve görmeden Rahman'a saygı duyan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini bir af ve güzel bir ödülle müjdele.
12. Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi ve bıraktıkları her eseri yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta kaydederiz.
14. Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir peygamberle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen peygamberleriz."
15. Ülke halkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz!"
18. Ülke halkı şöyle dedi: "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık, biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır."
19. Peygamberler dediler ki: "Uğursuzluk şüphesiz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa ve aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."
20. Şehrin en kültürlü adamlarından biri koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu peygamberlere uyunuz!"
23. "O'ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk dilerse, onların şefaati/yardımı benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar."
26. - "Gir cennete!" denilecek. Bu adam dedi ki: "Ah, keşke kavmim, Rabbim'in beni affedip ikram edilenlerden kıldığını bir bilebilseydi!"
27. - "Gir cennete!" denilecek. Bu adam dedi ki: "Ah, keşke kavmim, Rabbim'in beni affedip ikram edilenlerden kıldığını bir bilebilseydi!"
31. Görmediler mi, kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik. Onlar artık bir daha bunlara dönmeyecekler.
33. Ölü toprak, onlar için bir delildir. Biz, ona can veririz ve ondan başak çıkartırız da onlar ondan yerler.
34. - Orada hurma ve üzüm bağları meydana getirdik ve pınarlar akıttık ki meyvelerinden ve ürettiklerinden yesinler. Hiç şükretmezler mi?
35. - Orada hurma ve üzüm bağları meydana getirdik ve pınarlar akıttık ki meyvelerinden ve ürettiklerinden yesinler. Hiç şükretmezler mi?
36. Bitkilerden, kendilerinden ve daha henüz bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah, her türlü eksiklikten uzaktır.
37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan soyup alırız, birden onlar karanlıkta kalıverirler.
38. Kendi yörüngesinde seyreden güneş de bir delildir. Bu, her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.
40. Ne güneşaya ulaşabilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Her biri kendi yörüngesinde hareket eder.
45. Onlara, "Önünüzdekinden/ahiret azabından ve arkanızdakinden/dünyanın aldatıcılığından sakınınız ki, size merhamet edilebilsin" denildiğinde hiç aldırmazlar.
47. "Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden, hayra sarfediniz" denildiğinde kafirler müminlere şöyle der: "Allah'ın dilediği taktirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz."
48. Onlar, "Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu vaad ettiğiniz kıyamet ne zaman kopacaktır?" derler.
49. Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak bir sesten başka bir şey beklemiyorlar.
51. Sur'a üfürülünce bir de bakarsın ki onlar bulundukları yerden kalkıp, koşarak Rabblerine giderler.
52. İşte o zaman, "Vah bize, kim bizi bulunduğumuz yerden kaldırdı? Rahman'ın vaad ettiği buymuş. Peygamberler doğru söylemiş" derler.
53. Olan, müthiş bir sesten ibarettir. Bunun üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar.
54. İşte o gün hiçbir kimseye herhangi bir haksızlık yapılmayacaktır. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.
60. "Ey Ademoğulları! 'Size şeytana tapmayınız; çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır' demedim mi?"
65. O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.
66. Dileseydik, onların gözlerini tamamen kör ederdik. O zaman yola koyulmak isterler, ama nasıl görecekler!
67. Dileseydik, oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi; ne geri gelmeye!
68. Kime uzun ömür verirsek biz, onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç akıllarını kullanmıyorlar mı?
69. Biz peygambere şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. O kitap, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
71. Kendi kudretimizle onlara evcil hayvanlar yarattığımızı, onların da bunlara sahip olduklarını görmezler mi?
72. Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bir kısmını binek olarak kullanırlar, bir kısmını da gıda olarak yerler.
75. Tanrıları onlara yardım edemezler. Aksine onlar tanrılarının "hazır ol" vaziyetindeki askerleridir.
76. O halde, onların sözleri sakın seni üzmesin. Şüphesiz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz.
77. İnsan görmez mi ki, biz onu nutfeden/meni ve yumurtadan yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.
78. Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diyor.
81. "Gökleri ve yeri yaratanın onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. Çünkü O, her şeyi yaratandır; her şeyi bilendir."
