71.
Nuh Suresi
7. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler.'
وَاِنّ۪ي كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْفِرَ لَهُمْ جَعَلُٓوا اَصَابِعَهُمْ ف۪ٓي اٰذَانِهِمْ وَاسْتَغْشَوْا ثِيَابَهُمْ وَاَصَرُّوا وَاسْتَكْبَرُوا اسْتِكْبَاراًۚ
Ve inni kullema deavtuhum li tagfire lehum cealu esabiahum fi azanihim vestagşev siyabehum ve esarru vestekberustikbara.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler.'
Türkçe Kur'an Çözümü
"Muhakkak ki ben onları, senin mağfiretine davet ettikçe, parmaklarını kulaklarının içine tıkadılar, elbiselerine büründüler, (inançlarında) ısrar ettiler ve büyüklendikçe büyüklendiler. "
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
- Sonra Nuh şöyle devam etti: "Ey Rabbim! Doğrusu ben kavmimi gece gündüz tevhid inancına davet ettim. Fakat benim davetim, ancak kaçmalarını arttırdı. Her ne zaman onları senin bağışlamana çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına çektiler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler. Sonra ben onları açıkça çağırdım. Sonra onlara davetimi hem açık ilan ettim, hem de gizlice.Özel olarak kendileriyle konuştum."
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
"Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler."
Mesaj: Kuran Çevirisi
'Her ne zaman senin onları bağışlaman için onları çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına örttüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.'
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Ve ben onları mağfiret buyurman için her da'vet ettiğimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve esvablarına büründüler ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
"Hakıykat ben, Senin kendilerini yarlığaman için, onları ne zaman da'vet etdiysem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler ayak dirediler, büyüklük tasladılar da tasladılar".
Kur'an Mesajı
Ve doğrusu, onlara bağışlayıcılığını göstereceğin ümidiyle ne zaman çağrıda bulunduysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (günahkarlık) giysilerine büründüler, daha fazla inada kapıldılar ve boş gururlarında (daha da) azgınlaştılar.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Ben, onları senin bağışlaman için her ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkayıp, elbiselerini başlarına bürüdüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.
Kuran-ı Kerim ve Meali
Her ne zaman, onları bağışlaman için çağırdıysam, onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündüler, direttiler ve çok kibirlendiler.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
"Günahlarını bağışlaman için onları (sana) ne kadar da'vet ettimse parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler, direttiler, çok böbürlendiler."
Kur'an-ı Kerim Meali
"Ben onları, sen kendilerini affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler."
Hayat Kitabı Kur’an
Senin bağışına layık olmaları için onları davet ettiğim her seferinde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, gözlerini (hakikate) kapadılar, (inkarda) direndiler, büyüklendiler de büyüklendiler...
Kerim Kur'an
"Öyle ki onları ne zaman Senin bağışlayıcılığına çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler[1] ısrarla kibirlendikçe kibirlendiler."
Kerim Kur'an
"Öyle ki onları ne zaman Senin bağışlayıcılığına çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler[1] ısrarla kibirlendikçe kibirlendiler."
Kur'an-ı Kerim Gerçek
"Ve aslında, onları bağışlamana yönelik yaptığım çağrılarda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve giysilerine büründüler. Direndiler ve böbürlenerek büyüklük tasladılar!"
Süleymaniye Vakfı Meali
Sen bağışlayasın diye onları ne zaman davet etsem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini üstlerine çektiler, ayak dirediler ve kibirlendikçe kibirlendiler.
Mesaj: Kuran Çevirisi
"Her ne zaman senin onları bağışlaman için onları çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına örttüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler."
Kur’an Meal-Tefsir
Sen onları bağışlayasın diye onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar;[1] elbiselerine büründüler, direndiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.
The Final Testament
"Whenever I invited them to be forgiven by You, they placed their fingers in their ears, covered themselves with their clothes, insisted, and turned arrogant.
The Quran: A Monotheist Translation
"And every time I called on them so that You may forgive them, they put their fingers in their ears and they covered their heads with their outer garments and they insisted, and they became greatly arrogant."
Quran: A Reformist Translation
"Every time I called on them so that You may forgive them, they put their fingers in their ears and they covered their heads with their outer garments and they insisted, and they became greatly arrogant."
The Clear Quran
And whenever I invite them to be forgiven by You, they press their fingers into their ears, cover themselves with their clothes, persist ˹in denial˺, and act very arrogantly.
Tafhim commentary
And every time I called them so that You might forgive them,[1] they thrust their fingers into their ears and wrapped up their faces with their garments[2] and obstinately clung to their attitude, and waxed very proud.[3]
Al- Muntakhab
"As often as I invited them to present them with inducements to follow your Commendable path and merit your forgiveness, their ears counseled deaf, and in obstinacy they hugged to their hearts their old irreverent conviction of disbelief, hid their faces and overweened themselves in arrogance and inordinate self-esteem".
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
And indeed, every time I invited them that You may forgive them, they put their fingers in their ears, covered themselves with their garments, persisted, and were arrogant with [great] arrogance.