38.
Sad Suresi
14. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azabla sonuçlandırmam (onlara) hak oldu.
اِنْ كُلٌّ اِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ۟
İn kullun illa kezzeber rusule fe hakka ıkab.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azabla sonuçlandırmam (onlara) hak oldu.
Türkçe Kur'an Çözümü
Hepsi de sadece Rasulleri yalanladılar. . . Bu yüzden de yaptıklarının kötü sonucunu yaşamayı hak ettiler!
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Onların her biri, gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden azabım hak oldu.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
(O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azabım
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Onların herbiri, başka değil, gönderilen (o peygamber) leri tekzib etdi (ler) de (bu yüzden onlara) azabım hak oldu.
Kur'an-ı Kerim Meali
Bunların hepsi, resulleri yalanlamaktan başka bir şey yapmadılar. Sonunda azabım hak oldu.
Kur’an Meal-Tefsir
Hepsi elçileri elbette yalanlamışlardı ve (kendilerine) azabım gerçekleşmişti.[1]
The Final Testament
Each of them disbelieved the messengers and thus, My retribution was inevitable.
The Quran: A Monotheist Translation
Each of them disbelieved the messengers, therefore My retribution came to be.
Quran: A Reformist Translation
Each of them rejected the messengers, therefore My retribution came to be.
Tafhim commentary
Each of them gave the lie to Messengers and My decree of chastisement came upon them.
Al- Muntakhab
Each and all of them confederated their hands and their minds to oppose the Messengers and accused them of falsehood; retribution, was therefore justified.
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
Each of them denied the messengers, so My penalty was justified.