20. Taha Suresi 40. ayet Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim

Hani hemşiren gidib (şöyle) diyordu. "Ona bakacak bir kimse (te'min etmek üzere) size delaletde bulunayım mı"? Böylece seni tekrar annene verdik ki gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüşdün de biz seni o gamdan kurtarmışdık. Seni türlü türlü ibtilalarla imtihaan etmişdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da (hakkındaki) takdire göre (buraya) geldin ey Musa.
اِذْ تَمْش۪ٓي اُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَكْفُلُهُۜ فَرَجَعْنَاكَ اِلٰٓى اُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَۜ وَقَتَلْتَ نَفْساً فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُوناً۠ فَلَبِثْتَ سِن۪ينَ ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ يَا مُوسٰى
İz temşi uhtuke fe tekulu hel edullukum ala men yekfuluh, fe reca'nake ila ummike key takarre aynuha ve la tahzen, ve katelte nefsen fe necceynake minel gammi ve fetennake futuna, fe lebiste sinine fi ehli medyene summe ci'te ala kaderin ya musa.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Taha suresi 40. ayet

#kelimeanlamkök
1 iz hani إِذْ
2 temşi gidiyordu تَمْشِىٓ
3 uhtuke kızkardeşin أُخْتُكَ
4 fe tekulu ve diyordu فَتَقُولُ
5 hel mi? هَلْ
6 edullukum size göstereyim أَدُلُّكُمْ
7 ala عَلَىٰ
8 men birini مَن
9 yekfuluhu ona bakacak يَكْفُلُهُۥ ۖ
10 feracea'nake böylece seni geri verdik فَرَجَعْنَـٰكَ
11 ila إِلَىٰٓ
12 ummike annene أُمِّكَ
13 key ki كَىْ
14 tekarra aydın olsun تَقَرَّ
15 aynuha gözü عَيْنُهَا
16 ve la ve asla وَلَا
17 tehzene üzülmesin تَحْزَنَ ۚ
18 ve katelte ve sen öldürmüştün وَقَتَلْتَ
19 nefsen bir adam نَفْسًۭا
20 fenecceynake seni kurtarmıştık فَنَجَّيْنَـٰكَ
21 mine مِنَ
22 l-gammi tasadan ٱلْغَمِّ
23 ve fetennake ve seni denemiştik وَفَتَنَّـٰكَ
24 futunen (iyi bir) deneyişle فُتُونًۭا ۚ
25 felebiste sonra kaldın فَلَبِثْتَ
26 sinine yıllarca سِنِينَ
27 fi arasında فِىٓ
28 ehli halkı أَهْلِ
29 medyene Medyen مَدْيَنَ
30 summe sonra ثُمَّ
31 ci'te bize geldin جِئْتَ
32 ala عَلَىٰ
33 kaderin belirlediğimiz vakitte قَدَرٍۢ
34 ya musa Musa يَـٰمُوسَىٰ