2.
Bakara Suresi
259. ayet
Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona:) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, her şeye güç yetirendir."
اَوْ كَالَّذ۪ي مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَاۚ قَالَ اَنّٰى يُحْـي۪ هٰذِهِ اللّٰهُ بَعْدَ مَوْتِهَاۚ فَاَمَاتَهُ اللّٰهُ مِائَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُۜ قَالَ كَمْ لَبِثْتَۜ قَالَ لَبِثْتُ يَوْماً اَوْ بَعْضَ يَوْمٍۜ قَالَ بَلْ لَبِثْتَ مِائَةَ عَامٍ فَانْظُرْ اِلٰى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْۚ وَانْظُرْ اِلٰى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ اٰيَةً لِلنَّاسِ وَانْظُرْ اِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنْشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْماًۜ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۙ قَالَ اَعْلَمُ اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Ev kellezi merra ala karyetin ve hiye haviyetun ala uruşiha, kale enna yuhyi hazihillahu ba'de mevtiha, fe ematehullahu miete amin summe beaseh, kale kem lebist, kale lebistu yevme ev ba'da yevm, kale bel lebiste miete amin fenzur ila taamike ve şerabike lem yetesenneh, venzur ila hımarike ve li nec'aleke ayeten lin nasi venzur ilal izami keyfe nunşizuha summe neksuha lahma, fe lemma tebeyyene lehu, kale a'lemu ennallahe ala kulli şey'in kadir.
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona:) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, her şeye güç yetirendir."
Türkçe Kur'an Çözümü
Şöyle birinin (haberini almadın mı)? Bir yerleşim alanına uğramıştı ki binaların üstü altına gelmiş, insanları helak olmuş, "Allah şurayı bu ölüm sonrasında nasıl diriltir" diye düşünmüştü. Allah onu orada öldürmüş ve yüz sene sonra diriltmişti. "Ne kadar kaldın" dedi. . . O da: "Bir gün veya birazı kadar" cevabını verdi. Allah buyurdu: "Hayır, yüz sene geçti üzerinden. . . İşte bak yiyecek içeceğine, hiç bozulmamış, ama eşeğine bak (nasıl çürüyüp sırf kemikleri kalmış!) Seni insanlar için bir işaret - ibret kılalım diye (yaptık bunu). . . Kemiklere bak nasıl onları kaldırıp üzerlerine et giydiriyoruz. " Bu suretle iş açıkça belli olunca şöyle dedi: "Biliyorum, kesinlikle Allah her şeye Kaadir'dir!"
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
Yoksa ey insanoğlu, halkının terkettiği, çatıları yıkılıp harap olmuş bir kasabadan geçen ve "Allah bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltebilir?" diyen o kişi ile aynı fikirde misin? Bunun üzerine Allah, onu yüzyıl süre ile ölü bırakmış ve sonra tekrar hayata döndürerek sormuştu:"Bu halde ne kadar kaldın?" O da,"Bir gün veya bir günden biraz daha az bir süre kaldım" diye cevap vermişti. Allah,"Hayır" dedi."Bu halde bir asır kaldın! Yiyeceğine ve içeceğine bak; geçen yıllar onları bozmamış ve eşeğine bak; biz bütün bunları insanlara bir ders olasındiye yaptık. Bir de şu insanların ve hayvanların kemiklerine bak. Onları nasıl birleştirip et ile örttüğümüzü düşün!" Bütün bunlar ona açıklanınca, "Şimdi öğrendim ki Allah her şeye kadirdir" dedi.
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Yahut altı üstüne gelmiş (ıpıssız duran) bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, "Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek (acaba)?" demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: "Ne kadar (ölü) kaldın?" O, "Bir gün veya bir günden daha az kaldım" diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: "Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. (Eşeğin) kemikler(in)e de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: "Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter."
Mesaj: Kuran Çevirisi
Yahut şu kimse gibisi de (dikkatini çekmedi mi?)... Altı üstüne gelmiş yıkıntı bir kasabaya uğrar ve 'ALLAH bunu ölümünden sonra nasıl diriltebilir,' der. Bunun üzerine ALLAH onu yüz sene ölü bıraktıktan sonra diriltti. 'Burada ne kadar kaldın,' dedi. 'Bir gün yahut günün bir parçası kadar kaldım,' dedi. 'Hayır, sen yüz yıl kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak hala bozulmamış. Eşeğine de bak. Seni halk için bir delil yaptık. Kemiklere dikkat et, onları nasıl üstüste koyuyor, sonra onlara nasıl daet giydiriyoruz.' Durum kendisine aydınlanınca, 'Artık ALLAH'ın her şeye gücü yettiğini biliyorum,' dedi.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Yahud o kimse gibi ki bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş ıpıssız yatıyor, "Bunu bu ölümünden sonra Allah nerden diriltecek?" dedi, bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü sonra diriltti, ne kadar kaldın? diye sordu "bir gün yahud bir günden eksik kaldım" dedi, Allah buyurdu ki: Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele merkebine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin canlı bir ayeti kılayım diyedir, hele o kemiklere bak onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? Sonra onlara nasıl et geydiriyoruz? Bu suretle vaktaki ona hak tebeyyün etti, şimdi biliyorum, dedi: Hakikaten Allah her şey'e kadir
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
Yahud o kimse gibisini (görmedin mi) ki (binalarının) çatıları çökmüş, dıvarları üstüne yıkılmış (kimsecikleri de kalmamış bir kasabaya uğramış. (Kendi kendine) "Allah burasını ölümden sonra acaba nasıl diriltecek?" demiş. Allah da onu yüz yıl ölü bırakmış, sonra diriltmiş (kendisine) "Ne kadar eğlendin?" demiş o da: "Bir gün, yahud bir günden az" diye söylemişdi. Allah (ona) "Hayır, yüz yıl (ölü) kaldın, işte yiyeceğine, içeceğine bak, henüz bozulmamışdır. Bir de merkebine bak. (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret nişanesi kılmamız içindir. (Merkebin) kemikler (ine) de bak, onları nasıl birleşdirib yerli yerine koyuyoruz. Sonra da onlara et giydiriyoruz" dedi. O — (merkeb dirilib eski haaline geldiği ve her şey) kendisine apaçık belli olduğu zaman — (şöyle) söyledi: "(Artık şu müşahedemle de) biliyorum ki Allah şübhesiz her şey'e hakkıyle gücüyetendir".
Kur'an Mesajı
Yoksa (ey insanoğlu, sen,) halkının terk ettiği, çatıları yıkılıp harap olmuş (virane) bir kasabadan geçen (ve): "Allah bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltebilirmiş?" diyen o kişi (ile aynı fikirde) misin? Bunun üzerine Allah, onu yüzyıl süre ile ölü bırakmış ve sonra tekrar hayata döndürerek sormuştu: "Bu halde ne kadar kaldın?" O da: "Bu halde bir gün veya bir günden biraz daha az bir süre kaldım" diye cevap vermişti. (Allah): "Hayır" dedi, "bu halde bir yüzyıl kaldın! Yiyeceğine ve içeceğine bak -geçen yıllar onları bozmamış- ve eşeğine bak! (Biz bütün bunları) insanlara bir ibret olman için (yaptık). Birde şu (insanların ve hayvanların) kemiklerine bak -onları nasıl birleştirip et ile örttüğümüzü düşün!" (Bütün bunlar) ona açıklanınca, "(Şimdi) öğrendim ki" dedi, "Allah her şeye kadirdir!"
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Veya altı üstüne gelmiş, ıssız bir beldeye uğrayan kimse gibi: -Allah, burasını ölümden sonra nasıl diriltir? demişti de, bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. Ona: -Ne kadar kaldın? demiştik. O da: -Bir gün veya bir günün bir kısmı kaldım, demişti. -Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış, eşeğine de bak, seni insanlara bir ibret kılmak için, bir de o kemiklere bak, nasıl bir araya getiriyoruz. Sonra da onlara et giydiriyoruz? demişti. O kendisine bunlar apaçık belli olduktan sonra: -Artık biliyorum ki Allah'ın her şeye gücü yeter, demişti.
Kuran-ı Kerim ve Meali
Yahut şu kimsenin hali gibi ki o bir şehre uğramıştı. Şehrin altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. "Allah burayı bu ölümünden sonra nasıl diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl boyunca öldürüp sonra diriltti. "Ölü vaziyette ne kadar kaldın?" diye sorunca o: "Bir gün veya daha az" diye cevap verdi. Allah ona: "Hayır! yüz sene kaldın. İşte yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış. Bir de merkebine bak! (Kemikleri nasıl birbirinden ayrılmış). Seni de insanlara canlı bir delil yapmak için öldürüp dirilttik. Hele o kemiklere dikkat et, onları nasıl birleştirip yerli yerine koyuyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz!" Böylece işin gerçeği kendisine tam manasıyla belli olunca: "Artık pek iyi biliyorum ki Allah her şeye kadirdir." dedi.
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
Yahut şu kimse gibisini (görmedin mi) ki, duvarları, çatıları üstüne yığılmış (alt üst olmuş) ıssız bir kasabaya uğramıştı; "Allah, bunu böyle öldükten sonra nasıl diriltecek?" demişti. Allah da kendisini yüz sene öldürüp sonra diriltti. "Ne kadar kaldın?" dedi. "Bir gün, ya da bir günün birazı kadar kaldım" dedi. (Allah) "Hayır, dedi, yüz yıl kaldın. Yiyecek ve içeceğine bak, bozulmamış. Eşeğine bak, seni insanlar için bir ibret kılalım diye (böyle yaptık). Kemiklere bak, nasıl onları birbiri üstüne koyuyor, sonra onlara et giydiriyoruz!" Bu işler ona açıkça belli olunca: "Allah'ın herşeye kadir olduğunu biliyorum." dedi.
Kur'an-ı Kerim Meali
Ya şu kişi gibisini görmedin mı? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: "Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. "Ne kadar bekledin?" demişti, "Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim." dedi. "Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara." İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o. "Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum."
Hayat Kitabı Kur’an
Yoksa (sen ey insan); alt üst olmuş, her tarafı yıkılıp harabe haline gelmiş bir şehre uğrayıp, "Allah bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltecek?" diyen biri gibi misin? Allah onu yüz yıl ölü olarak bıraktı, ardından dirilterek sordu: "Ne kadar kaldın?" O da cevap verdi: "Bir gün ya da daha az kaldım." Buyurdu: "Hayır, aksine yüz yıl kaldın, istersen yiyeceğine ve içeceğine bak, daha kokuşmamış bile; ve bir de eşeğine bak. Biz, seni insanlara bir işaret kıldık. Ve bak (canlılara ait) kemiklere, onları nasıl yerli yerince dizip, ardından üzerlerini etle kapladığımızı düşün!" Bütün bunlar kendisine açıklanınca şu itirafta bulundu: "Artık bildim ki Allah her şeye kadirdir."
Kerim Kur'an
Veya temelleri üzerine yıkılıp, harap olmuş beldeye uğrayan kimse gibi: "Ölümünden sonra Allah bunu nasıl diriltecek? Demişti. Bunun üzerine Allah, onu öldürüp yüz yıl ölü bıraktıktan sonra diriltti. Ona: "Ne kadar süre ölü kaldın?" dendi. O da: "Bir gün veya bir günden daha az." dedi. Allah, "Hayır yüz yıl kaldın." dedi. Buna rağmen yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Ve eşeğine de bak. Bu, insanlara ayet[1] olman içindir. Şu kemiklere bir bak, onları nasıl düzenleyip sonra et giydiriyoruz." Ona bu detaylı açıklama yapıldıktan sonra: "Artık anladım ki, kuşkusuz Allah, Her Şeye Güç Yetiren'dir." dedi.
Kerim Kur'an
Veya temelleri üzerine yıkılıp, harap olmuş beldeye uğrayan kimse gibi: "Ölümünden sonra Allah bunu nasıl diriltecek? demişti. Bunun üzerine Allah, onu öldürüp yüz yıl ölü bıraktıktan sonra diriltti. Ona: "Ne kadar süre ölü kaldın?" dendi. O da: "Bir gün veya bir günden daha az." dedi. Allah, "Hayır yüz yıl kaldın." dedi. Buna rağmen yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Ve eşeğine de bak. Bu, insanlara ayet[1] olman içindir. Şu kemiklere bir bak, onları nasıl düzenleyip sonra et giydiriyoruz.". Ona bu detaylı açıklama yapıldıktan sonra: "Artık anladım ki, kuşkusuz Allah, Her Şeye Güç Yetiren'dir." dedi.
Kur'an-ı Kerim Gerçek
Veya altüst olmuş ıssız bir kente uğrayan kimseyi? "Allah, ölümünden sonra, buna nasıl yeniden yaşam verecek?" demişti. Bunun üzerine, Allah, onu yüz yıl ölü bıraktıktan sonra, yeniden yaşam verdi. Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" "Bir gün veya bir günden az kaldım!" dedi. "Hayır, yüz yıl kaldın; yiyeceğine ve içeceğine bak, bozulmamış. Ayrıca, eşeğine bak; insanlara bir gösterge olman için böyle olmuştur. Bir de kemiklerine bak; onları nasıl birleştirip, sonra et giydiriyoruz!" Artık, ona açıkça belli olunca, şöyle dedi: "Biliyorum ki, Allah, her şeye Gücü Yetendir!"[52]
Süleymaniye Vakfı Meali
Şu kişiyi de düşündün mü? Binaları tamamen çökmüş bir kente uğramıştı da "Allah burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek?" demişti. Allah onu yüz yıl süreyle öldürdü, sonra diriltti. "Ne kadar kaldın?" dedi. "Bir gün kaldım, belki bir günden de az!" dedi. Allah dedi ki: "Yok, tam yüz yıl kaldın! Yiyeceğine ve içeceğine bak, hiç bozulmamış! Bir de eşeğine bak! Bu, seni insanlara bir belge yapmak içindir. Şimdi de (eşekten kalma) kemiklere bak, onları yeden nasıl kaldıracağımızı, sonra nasıl ete büründüreceğimizi gör!" Bunları açık açık görünce dedi ki: "Şimdi biliyorum, Allah her şeye bir ölçü koyar."[1]
Mesaj: Kuran Çevirisi
Yahut şu kimse gibisi de... Altı üstüne gelmiş yıkıntı bir kasabaya uğrar ve "ALLAH bunu ölümünden sonra nasıl diriltebilir" der. Bunun üzerine ALLAH onu yüz sene ölü bıraktıktan sonra diriltti. "Burada ne kadar kaldın" dedi. "Bir gün yahut günün bir parçası kadar kaldım" dedi. "Hayır, sen yüz yıl kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak hala bozulmamış. Eşeğine de bak. Seni halk için bir delil yaptık. Kemiklere dikkat et, onları nasıl üst üste koyuyor, sonra onlara nasıl da et giydiriyoruz." Durum kendisine aydınlanınca, "Artık ALLAH'ın her şeye gücü yettiğini biliyorum" dedi.[1]
Kur’an Meal-Tefsir
Veya (görmediniz mi) o kişiyi[1] ki evlerinin duvarları çatıları üzerine yığılmış (alt üst olmuş) bir şehre uğramıştı. (Bu kişi), "(Şehrin) ölümünden sonra Allah burayı nasıl diriltir acaba?" demişti. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl öldürmüş (ölü gibi bırakmış), sonra tekrar diriltmişti. (Allah) "Ne kadar kaldın?" diye sorunca "Bir gün veya günün bir kısmı kadar." demişti. (Allah) ona şöyle demişti: "Hayır! Yüz yıl kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır.[2] Eşeğine de bak! Seni insanlara bir ibret kılalım diye (böyle yaptık). Şimdi kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra nasıl onlara et giydiriyoruz!" (Durum) kendisi için apaçık bir hâl alınca, "Biliyorum ki Allah her şeye gücü yetendir." demişti.[3]
The Final Testament
Consider the one who passed by a ghost town and wondered, "How can GOD revive this after it had died?" GOD then put him to death for a hundred years, then resurrected him. He said, "How long have you stayed here?" He said, "I have been here a day, or part of the day." He said, "No! You have been here a hundred years. Yet, look at your food and drink; they did not spoil. Look at your donkey - we thus render you a lesson for the people. Now, note how we construct the bones, then cover them with flesh." When he realized what had happened, he said, "Now I know that GOD is Omnipotent."
The Quran: A Monotheist Translation
Or the one who passed through a town which had become ruins. He said: "How can God possibly revive this after it had died?" So God put him to death for one hundred years, then He resurrected him. He said: "How long have you stayed here?" He said: "I have stayed here a day or part of a day." He said: "No, you have stayed here for one hundred years! Look at your food and drink, they have not changed, but look at your donkey! And We will make you a sign for the people; and look at the bones how We expand them, then We cover them with flesh." So when it was clear to him what happened, he said: "I now know that God is capable of all things!"
Quran: A Reformist Translation
Or the one who passed through a town, where all its inhabitants had passed away. He said, "How can God possibly resurrect this after its death?" So God put him to death for one hundred calendar years, then He resurrected him. He said, "How long have you stayed here?" He said, "I have stayed here a day or part of a day." He said, "No, you have stayed here for one hundred calendar years! Look at your food and drink, they have not changed, but look at your donkey. Thus, We will make you a sign for the people; and look at the bones how We grow them, and then We cover them with flesh." When it was clear to him what happened, he said, "I now know that God is capable of all things!"
The Clear Quran
Or ˹are you not aware of˺ the one who passed by a city which was in ruins. He wondered, "How could Allah bring this back to life after its destruction?" So Allah caused him to die for a hundred years then brought him back to life. Allah asked, “How long have you remained ˹in this state˺?” He replied, “Perhaps a day or part of a day.” Allah said, “No! You have remained here for a hundred years! Just look at your food and drink—they have not spoiled. ˹But now˺ look at ˹the remains of˺ your donkey! And ˹so˺ We have made you into a sign for humanity. And look at the bones ˹of the donkey˺, how We bring them together then clothe them with flesh!”[1] When this was made clear to him, he declared, “˹Now˺ I know that Allah is Most Capable of everything.”
Tafhim commentary
Or consider him by way of example who passed by a town that was fallen down upon its turrets.[1] He exclaimed: "How will Allah restore life to this town that is now dead?"[2] Allah then caused him to remain dead for a hundred years and then raised him to life, and asked him: “How long did you remain in this state?” He replied: “I remained so for a day or a part of a day.” Allah rejoined: “No, you have rather stayed thus for a hundred years. But look at your food and your drink, there is no deterioration in them. And look at your ass (how its entire skeleton has rotted)! And We did all this so that We might make you a token of instruction for people.[3] And see how We will put the bones (of the ass) together and will clothe them with flesh.” Thus when the reality became clear to him, he said: “I know that Allah has power over everything.”
Al- Muntakhab
Or, similarly, his similitude to the one who passed by a town (AL-Quds) which was empty of life and he could see nothing but the remains of decayed and fallen buildings. Then he exclaimed: "How shall Allah restore it and revitalise it after having suffered death and total destruction?" There and then Allah occasioned his death lasting a hundred years and then brought him back to life and asked him: "How long do you think you have been in death’s repose?" The man said: "In all probability a day or even less in all." "But," said Allah, "you have been in death’s repose for a hundred years, and now look at your food and drink, none of them decomposed, and look at your donkey and see how it shattered into fragments of bones. We will make you a miraculous sign demonstrating Omnipotence and Authority. And now regard the bones and see how We construct them and clothe them in flesh." And when the man witnessed Allah’s Omnipotence and Authority, he said: "Now I realise that Allah is Qadirun over all things"
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
Or [consider such an example] as the one who passed by a township which had fallen into ruin. He said, "How will Allah bring this to life after its death?" So Allah caused him to die for a hundred years; then He revived him. He said, "How long have you remained?" The man said, "I have remained a day or part of a day." He said, "Rather, you have remained one hundred years. Look at your food and your drink; it has not changed with time. And look at your donkey; and We will make you a sign for the people. And look at the bones [of this donkey] - how We raise them and then We cover them with flesh." And when it became clear to him, he said, "I know that Allah is over all things competent."
The Qur'an: A Complete Revelation
Or like one passing by a town when it was desolate: he said: “How will God give life to this after its death?” So God caused him to die a hundred years; then He raised him up. He said: “How long hast thou tarried?” Said he: “I have tarried a day, or part of a day.” He said: “Nay, thou hast tarried a hundred years. Look thou at thy food and drink: they are not spoiled. And look thou at thy donkey — and We will make thee a proof for mankind — and look thou at the bones: how We restore them to life, then We clothe them with flesh.” And when it had become clear to him, said he: “I know that God is over all things powerful.”