2. Bakara Suresi 144. ayet Abdullah Yusuf Ali

We see the turning of thy face (for guidance to the heavens: now Shall We turn thee to a Qibla that shall please thee. Turn then Thy face in the direction of the sacred Mosque: Wherever ye are, turn your faces in that direction. The people of the Book know well that that is the truth from their Lord. Nor is Allah unmindful of what they do.
قَدْ نَرٰى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَٓاءِۚ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضٰيهَاۖ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُۜ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ اَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۜ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ
Kad nera tekallube vechike fis semai, fe le nuvelliyenneke kıbleten terdaha, fe velli vecheke şatral mescidil haram, ve haysu ma kuntum fe vellu vucuhekum şatrah, ve innellezine utul kitabe le ya'lemune ennehul hakku min rabbihim ve mallahu bi gafilin amma ya'melun.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Bakara suresi 144. ayet

#kelimeanlamkök
1 kad elbette قَدْ
2 nera görüyoruz نَرَىٰ
3 tekallube çevrilip durduğunu تَقَلُّبَ
4 vechike yüzünün وَجْهِكَ
5 fi doğru فِى
6 s-semai göğe ٱلسَّمَآءِ ۖ
7 felenuvelliyenneke elbette seni döndüreceğiz فَلَنُوَلِّيَنَّكَ
8 kibleten bir kıbleye قِبْلَةًۭ
9 terdaha hoşlanacağın تَرْضَىٰهَا ۚ
10 fevelli (Bundan böyle) çevir فَوَلِّ
11 vecheke yüzünü وَجْهَكَ
12 şetra tarafına شَطْرَ
13 l-mescidi Mescid-i ٱلْمَسْجِدِ
14 l-harami Haram'a ٱلْحَرَامِ ۚ
15 ve haysu ve nerede وَحَيْثُ
16 ma مَا
17 kuntum olursanız كُنتُمْ
18 fevellu çevirin فَوَلُّوا۟
19 vucuhekum yüzlerinizi وُجُوهَكُمْ
20 şetrahu o yöne شَطْرَهُۥ ۗ
21 ve inne şüphesiz وَإِنَّ
22 ellezine kimseler ٱلَّذِينَ
23 utu verilen أُوتُوا۟
24 l-kitabe kitap ٱلْكِتَـٰبَ
25 leyea'lemune elbette bilirler لَيَعْلَمُونَ
26 ennehu bunun أَنَّهُ
27 l-hakku bir gerçek olduğunu ٱلْحَقُّ
28 min -nden مِن
29 rabbihim Rableri- رَّبِّهِمْ ۗ
30 ve ma değildir وَمَا
31 llahu Allah ٱللَّهُ
32 bigafilin habersiz بِغَـٰفِلٍ
33 amma -ndan عَمَّا
34 yea'melune onların yaptıkları- يَعْمَلُونَ