Ali Bulaç
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
tr
O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.
Ahmed Hulusi
Türkçe Kur'an Çözümü
tr
Muhakkak ki o şehir, insanların yolları üzerindedir.
Bayraktar Bayraklı
Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali
tr
Onlar hala gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.
Diyanet İşleri
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
tr
O şehrin kalıntıları hala mevcut olan bir yol üstünde duruyor.
Edip Yüksel (Eski Baskı)
Mesaj: Kuran Çevirisi
tr
Ve o (yıkıntı kent), yol üzerinde durmaktadır.
Elmalılı Hamdi Yazır
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
tr
Hem o harabe yol üstünde duruyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
tr
Ve o harabe yol üstünde duruyor.
Gültekin Onan
tr
O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.
Hasan Basri Çantay
Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim
tr
O (şehrin haraabeleri) hakıykat (herkesin göreceği, Kureyşin işlediği) bir yol üstünde (haala) durucudur.
İbni Kesir
tr
O yerler, işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.
Muhammed Esed
Kur'an Mesajı
tr
Çünkü, gerçekten de (sözü geçen) bu (şehirler) bugün hala yerinde durmakta olan bir yol üzerindeydiler.
Şaban Piriş
Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
tr
Orası işlek bir yol üstündedir.
Suat Yıldırım
Kuran-ı Kerim ve Meali
tr
Hem o şehir harabesi uğrak bir yol üzerindedir.
Süleyman Ateş
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali
tr
Ve o (kent, herkesin gelip geçtiği) bir yol üzerinde durmaktadır.
Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an-ı Kerim Meali
tr
O kentin izleri/işaretleri, hala işleyen bir yol üzerindedir.
Mustafa İslamoğlu
Hayat Kitabı Kur’an
tr
Yine kuşku yok ki bu (şehir)ler, (hala) varlığı sabit bir yol üzerindedirler.
Erhan Aktaş
Kerim Kur'an
tr
O[1], bir yol üzerinde durmaktadır.
Erhan Aktaş (Eski Baskı)
Kerim Kur'an
tr
O[1], bir yol üzerinde durmaktadır.
Ali Rıza Safa
Kur'an-ı Kerim Gerçek
tr
Aslında, bir yol üzerinde duruyor.
Süleymaniye Vakfı
Süleymaniye Vakfı Meali
tr
Orası bugün bir yol üzerinde durmaktadırlar.
Edip Yüksel
Mesaj: Kuran Çevirisi
tr
Ve o yol üzerinde durmaktadır.
Mehmet Okuyan
Kur’an Meal-Tefsir
tr
Onlar gözler önünde duran bir yol üzerindedir.[1]
Əlixan Musayev
az
Həqiqətən, onlar (Məkkədən )(Şama gedən) yolun üstündə yaşayırdılar.
Bünyadov-Məmmədəliyev
az
Həqiqətən, o (Lut tayfasının yaşadığı Sədum şəhərinin xarabaları Qüreyş kafirlərinin Məkkədən Şama getdikləri) yolun üstündə hələ də durmaqdadır!
Ələddin Sultanov
az
Həqiqətən, o (məhv edilmiş məmləkətin izləri hələ də Məkkədən Şama gedən) yolun üstündə durur.
Rashad Khalifa
The Final Testament
en
This will always be the system.
The Monotheist Group
The Quran: A Monotheist Translation
en
Andit was on an established path.
Edip-Layth
Quran: A Reformist Translation
en
It is on an established path.
Mustafa Khattab
The Clear Quran
en
Their ruins still lie along a known route.
Al-Hilali & Khan
en
And verily! They (the cities) were right on the highroad (from Makkah to Syria i.e. the place where the Dead Sea is now)[1].
Abdullah Yusuf Ali
en
And the (cities were) right on the high-road.
Marmaduke Pickthall
en
And lo! it is upon a road still uneffaced.
Abul A'la Maududi
Tafhim commentary
en
The place (where this occurred) lies along a known route.[1]
Taqi Usmani
en
Surely, it (their city) is located on the straight road.
Abdul Haleem
en
it is still there on the highway-
Mohamed Ahmed - Samira
en
This (city) lies on a road that still survives.
Muhammad Asad
en
for, behold, those [towns] stood by a road that still exists.
Abdel Khalek Himmat
Al- Muntakhab
en
And the evidence still stands as a scene of dismal devastation to the travelers (in the neighbourhood of the dead sea between Syria and Arabia).
Progressive Muslims
en
And it was on an established path.
Shabbir Ahmed
en
And behold, those towns (Sodom and Gomorrah) stood by a road that still exists.
Syed Vickar Ahamed
en
And (the cities were) right on the high-road (between Arabia and Syria).
Sahih International
(Umm Muhammad, Mary Kennedy, Amatullah Bantley)
en
And indeed, those cities are [situated] on an established road.
Ali Quli Qarai
en
Indeed it is on a standing road,
Bijan Moeinian
en
Their ruins are still there;
George Sale
en
And those cities were punished, to point out a right way for men to walk in.
Mahmoud Ghali
en
And surely it is indeed on a way that still exists.
Amatul Rahman Omar
en
And (the ruins of) these (townships) lie on a road that still exists (right on the highway between Arabia and Syria).
E. Henry Palmer
en
And, verily, the (cities) are on a path that still remains.
Hamid S. Aziz
en
And, verily, the cities were on a high road that still remains.
Arthur John Arberry
en
surely it is on a way yet remaining;
Aisha Bewley
en
They were beside a road which still exists.
Sam Gerrans
The Qur'an: A Complete Revelation
en
And it is upon an enduring road;
Эльмир Кулиев
ru
Воистину, они жили прямо на дороге из Мекки в Сирию.