77.Mürselat Suresi
Mehmet Okuyan
Kur’an Meal-Tefsir
1. Yemin olsun: Birbiri ardınca gönderilenlere,
2. Esip savuranlara,
3. Yaydıkça yayanlara,
4. Ayırdıkça ayıranlara,
5. (5, 6) Özür (imkânı vermek) veya uyarı(da bulunmak) için öğüt bırakanlara (ulaştıranlara) ki[1]
6. (5, 6) Özür (imkânı vermek) veya uyarı(da bulunmak) için öğüt bırakanlara (ulaştıranlara) ki[1]
7. Size vadedilen (gün) elbette gerçekleşecektir.
8. Yıldızlar silindiği (söndürüldüğü)nde,[1]
9. Gök yarıldığında,
10. Dağlar ufalanıp savrulduğunda,
11. Elçilere (şahitlik için) vakit verildiğinde (Son Saat gerçekleşmiş olacaktır).
12. (Bu durum), hangi güne ertelenmiştir?
13. Ayrılma gününe.
14. O ayrılma gününün ne olduğunu sana bildiren ne olabilir ki!
15. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
16. Biz (bunlar gibi inkârcı olan) öncekileri de helak etmedik mi?
17. Sonra gelenleri de onların peşine takacağız.
18. İşte biz, suçlulara böyle yaparız!
19. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
20. Sizi dayanıksız bir sudan yaratmadık mı?
21. (21, 22) Sonra onu belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmiştik.
22. (21, 22) Sonra onu belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmiştik.
23. (İşte bunları) bir ölçüyle yaptık. Ne güzel ölçü koyanlarız biz!
24. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
25. (25, 26) Biz yeryüzünü diriler ve ölüler için toplanma yeri yapmadık mı?
26. (25, 26) Biz yeryüzünü diriler ve ölüler için toplanma yeri yapmadık mı?
27. Oraya sabit ağırlıklar koyduk[1]ve size tatlı sular içirdik.
28. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
29. (İnkârcılara şöyle denecektir): "Yalanlamış olduğunuz şeye doğru yürüyün!
30. (30, 31) Üç katlı, gölge etmeyen ve ateşten korumayan bir karanlığa doğru yürüyün!"
31. (30, 31) Üç katlı, gölge etmeyen ve ateşten korumayan bir karanlığa doğru yürüyün!"
32. Şüphesiz ki o (cehennem), kütükler (gibi büyük) kıvılcımlar saçar.
33. O (kıvılcımlar) sanki sarı (kızgın) halatlar gibidir.[1]
34. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
35. Bu (mahşer, kâfirlerin) konuşamayacağı gündür.
36. Özür dilemeleri için kendilerine izin verilmeyecektir.[1]
37. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
38. (38, 39) (İnkârcılara şöyle denecektir:) "Bu, ayrılık günüdür. Sizi de öncekileri de bir araya toplayacağız. (Azaptan kurtulmak için) bir hileniz varsa hemen bana tuzak kurun!
39. (38, 39) (İnkârcılara şöyle denecektir:) "Bu, ayrılık günüdür. Sizi de öncekileri de bir araya toplayacağız. (Azaptan kurtulmak için) bir hileniz varsa hemen bana tuzak kurun!
40. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
41. (41, 42) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar), gölgelerde, (su) kaynaklarında ve canlarının çektiği her tür meyve(lik)lerde olacaklardır.
42. (41, 42) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar), gölgelerde, (su) kaynaklarında ve canlarının çektiği her tür meyve(lik)lerde olacaklardır.
43. (Onlara) "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyip için" (denecektir).
44. Şüphesiz ki biz güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.[1]
45. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
46. (Suçlulara şöyle denecektir:) "Yiyin, (dünyadan) biraz daha yararlanın! (Bilin ki) siz suçlusunuz."
47. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
48. Onlara "(Allah'a) boyun eğin!" dendiğinde boyun eğmezler.
49. (O günü) yalanlayanların, o gün vay hâline!
50. Bundan (Kur'an'dan) sonra artık hangi söze inanacaklar ki![1]