44. Duhan Suresi Mehmet Okuyan Kur’an Meal-Tefsir

1. Hâ. Mîm.[1]
2. Apaçık Kitaba yemin olsun ki
3. Biz onu (Kur'an'ı) bereketli bir gecede indir(meye başla)dık. Şüphesiz ki biz uyarıcıyız.
4. (4, 5, 6) Katımızdan (verilen bir) emir olarak doğru hüküm içeren her iş onda (o gecede) ayrıntılı olarak ortaya konulur.[1] Rabbinin merhameti gereği (peygamberler) gönderici olan da elbette biziz. Şüphesiz ki O -evet O- duyandır, bilendir.
5. (4, 5, 6) Katımızdan (verilen bir) emir olarak doğru hüküm içeren her iş onda (o gecede) ayrıntılı olarak ortaya konulur.[1] Rabbinin merhameti gereği (peygamberler) gönderici olan da elbette biziz. Şüphesiz ki O -evet O- duyandır, bilendir.
6. (4, 5, 6) Katımızdan (verilen bir) emir olarak doğru hüküm içeren her iş onda (o gecede) ayrıntılı olarak ortaya konulur.[1] Rabbinin merhameti gereği (peygamberler) gönderici olan da elbette biziz. Şüphesiz ki O -evet O- duyandır, bilendir.
7. Kesin inananlar olursanız, (bilin ki Allah) göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir.
8. O'ndan başka ilah yoktur. Diriltir de öldürür de. (O) sizin de Rabbinizdir; önceki atalarınızın da Rabbidir.
9. Ne var ki onlar şüphe içinde eğlenip duruyorlar.
10. (Şimdi) sen göğün açık bir duman getireceği günü gözetle![1]
11. (O duman) insanları kaplayacaktır. Bu, elem verici bir azaptır.
12. (İşte o zaman inkârcılar:) "Rabbimiz! Bizden azabı kaldır! Şüphesiz ki biz (artık) inanıyoruz." (diyecekler).
13. Bu hatırlamanın onlara ne yararı olabilir ki![1] Oysa kendilerine (gerçeği ulaştıran) apaçık bir elçi gelmişti.
14. Sonra ondan yüz çevirmiş ve "Bu, cinlenmiş,[1] (başkaları tarafından) öğretilmiş[2] biridir!" demişlerdi.
15. Azabı kısa bir süre kaldıracağız; (ama) siz (yine eski hâlinize) döneceksiniz.
16. (Fakat) biz büyük bir darbe vuracağımız gün şüphesiz ki intikam alıcıyız.[1]
17. Yemin olsun ki kendilerinden önce Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara değerli bir elçi gelmişti.
18. (Musa şöyle demişti:) "Allah'ın kullarını bana verin! Şüphesiz ki ben size (gönderilen) güvenilir elçiyim.
19. Allah'a büyüklük taslamayın! Şüphesiz ki ben size apaçık bir delil getiriyorum.
20. Beni kovmanızdan benim de sizin de Rabbinize sığındım.
21. Bana inanmazsanız benden uzaklaşın!"
22. (Musa:) "Bunlar suç işleyen bir toplumdur." diye Rabbine dua etmişti.
23. (Allah şöyle buyurmuştu): "Kullarımı geceleyin yola çıkar! Şüphesiz ki takip edileceksiniz.
24. Denizi rahatça terk edip geç! Şüphesiz ki onlar boğulacak bir ordudur."[1]
25. (25, 26, 27) Onlar geride bahçeler, (su) kaynakları, ekinler, değerli bir makam ve içinde zevk sürdükleri nimetler bırakmışlardı.
26. (25, 26, 27) Onlar geride bahçeler, (su) kaynakları, ekinler, değerli bir makam ve içinde zevk sürdükleri nimetler bırakmışlardı.
27. (25, 26, 27) Onlar geride bahçeler, (su) kaynakları, ekinler, değerli bir makam ve içinde zevk sürdükleri nimetler bırakmışlardı.
28. İşte böylece onları (o nimetleri) başka bir topluma miras bırakmıştık.[1]
29. Gök ve yer onların ardından ağlamamıştı;[1] kendilerine zaman da tanınmamıştı.
30. (30, 31) Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarını küçük düşürücü o azaptan yani Firavun'dan kurtarmıştık. Şüphesiz ki o, haddini aşanlardan bir zorbaydı.
31. (30, 31) Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarını küçük düşürücü o azaptan yani Firavun'dan kurtarmıştık. Şüphesiz ki o, haddini aşanlardan bir zorbaydı.
32. Yemin olsun ki biz bir bilgiye göre onları (İsrailoğullarını) âlemlere (kendi zamanlarının inkârcılarına) seçkin kılmıştık.[1]
33. Onlara, içinde apaçık bir imtihan bulunan deliller vermiştik.
34. Onlar (müşrikler) şöyle diyorlar:
35. "İlk ölümümüzden başka bir şey yoktur. Biz asla diriltilecek de değiliz.[1]
36. Doğruysanız atalarımızı getirin (de görelim)!"[1]
37. Bunlar mı daha hayırlı yoksa Tübba‘ kavmi[1] ve onlardan öncekiler mi? Onları yok etmiştik; şüphesiz ki onlar suçluydular.
38. Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyuncular olarak yaratmadık.[1]
39. Onları sadece gerçek bir amaçla[1] yarattık. Fakat çoğu (bunu) bilmez.
40. Şüphesiz ki ayrılma (mahşer) günü, hepsinin bir arada buluşacağı (gündür).
41. O gün, dostun dosta hiçbir yararı olmaz;[1] kendilerine yardım da edilmez.
42. Ancak Allah'ın merhamet ettiği kişiler böyle değildir. Şüphesiz ki O güçlüdür, çok merhametlidir.
43. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.
44. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.
45. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.
46. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.
47. (Allah meleklere şöyle emredecek): "Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin!
48. Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün!"[1]
49. (Cehennemlik kişiye:) "Tat bakalım! Sen -evet sen- (hani) güçlü(ydün); itibarlı(ydın)!
50. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir." (denecektir).[1]
51. (51, 52) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar) ise güvenilir bir makamda, bahçelerde ve (su) kaynaklarında (olacaklar).
52. (51, 52) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar) ise güvenilir bir makamda, bahçelerde ve (su) kaynaklarında (olacaklar).
53. Karşılıklı oturarak ince ipek ve parlak atlastan giyinecekler.
54. İşte böyle! Biz onları, (güzel) gözlü hurilerle[1] (de) eşleştirmiş (olacağ)ız.[2]
55. Orada, güven içinde (canlarının istediği) her meyveyi isteyeceklerdir.[1]
56. (56, 57) İlk (tattıkları) ölüm dışında, orada artık ölüm tatmayacaklar.[1] (Allah) onları, Rabbinden bir lütuf olarak cehennem azabından korumuş (olacak)tır. Asıl büyük kurtuluş işte budur.
57. (56, 57) İlk (tattıkları) ölüm dışında, orada artık ölüm tatmayacaklar.[1] (Allah) onları, Rabbinden bir lütuf olarak cehennem azabından korumuş (olacak)tır. Asıl büyük kurtuluş işte budur.
58. Biz onu (Kur'an'ı gerçeği) hatırlasınlar diye senin diline kolaylaştırdık.[1]
59. Sen (durumu bekleyip) gözetle; şüphesiz ki onlar da gözetlemektedir.
Ayetbul | Kuran Mealleri | Quran | Mehmet Okuyan meali | Duhan suresi